ÖĞRETMENLERİMİZE -2

Cehalet hiçbir zaman insanı ileriye götürmez. Hiç anlamadıkları bir anda tepetakla gitmeleri içten bile değildir. Okuyan insanlarla hiçbir konuda boy ölçüşülemez. Çünkü okuyan kişiler, yaptıkları işleri bilerek yaparlar.

Zenginlik Allah vergisidir. Hiç kimse zenginliği kendinin mahareti olarak bilemez, kendine yoramaz. Eğer öyle olursa gaflet içindedir. Hâsılı okumak, maddi zenginlikten daha önemlidir. Bazılarının “Okumuşlarda ne olmuşlar?” sözü ne kadar yanlışsa, okumamakta o kadar yanlıştır.

İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt yapmak için adını sorduğumda:-Fatma, dedi. Hiç de çekinmeyen bir tavırla… Ve ekledi: -Eğer hafız yaptırmazsanız kayıt yaptırmak istemiyorum.

Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle:-Korkmayın küçük hanım siz isteyin hafız da yaparız, hoca da… O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi:    

-Hoca Hanım kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olacağım der de başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz hafız olanlara cennette taç giydirilecek demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya köylü kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk işte…

-Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa… Siz hiç merak etmeyin kızınız önce Allah’a sonra bize emanet.

Kadıncağız elime yapıştı, öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum, ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı: “Hoca hanım asıl sizinkiler öpülmeye layık.” Deyince: “Estağfirullah teyze”, dedim. “O ahirette belli olur”.

Zaman ilerledikçe Fatıma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni. Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıklarken görüyordum çoğu kez… Böyle devam ederken arada bir bana gelip sorular soruyordu. Bir gün: “-Hocam hafız olmak için Kur’an ı bitirmek mi lâzım?” diye sordu.

Ben de: “Tabii ki hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın”. Bu cevabıma çok üzülmüş gibiydi. Bir şeyler demek istiyordu sanki… Teşekkür etti ve döndü arkasını gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur’an ezberlemekle işin bitmeyeceğini mutlaka içindekileri uygulamanın gerektiğini hatırlatıyordum.

Talebelerden biri: “Hocam, Fatma’nın annesi ona abdestli olmayanın hafızlara okunamayacağını söylemiş doğru mu?” Diye sordu. Çok ilginçti doğrusu. Maşallah dedim. Osmanlı zamanında atalarımız Kur’an’a ve hafıza kıymet verdiklerinden öyle yaparmış dedim.

Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi görüyorlardı. Görsünler dedim içimden, bu yaşta buralara gelmişler. Allah’ın kelamını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu.
Devam edecek…
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları