OKU!

J. Wolfgang Goethe diyor ki: “Okuma öğrenmek sanatların en zorudur... Hayatımın seksen yılını bu memnun olduğumu söyleyemem.” Hakikaten okumak bu kadar mı zor? Ne okumaz bir toplum olduk böyle? Bu yüzden plajda, trende, otobüste okuyan yabancılar hep dikkatimizi çekmiştir.

İnsanlar, dünyaya geldikten sonra her şeyi tanıma isteğini duyarlar. Bu nedenle önce okula giderek, çevresindeki insanlarla daha kolay anlaşmayı ve bilinmeyenleri daha çabuk öğrenmeyi sağlarlar. Çünkü evren, okuyanlar için yaratılmıştır. Okuma zevkini öğrenen, mutlu bir insandır.

İnsan üzerindeki faydalarını anlatmakla bitiremeyiz. Okumayı sevmek; hayattaki can sıkıcı saatleri en güzel saatlere değiştirmek demektir. Oysa cahil kalan insanlar; bilgisizlikleri yüzünden çok yanlış yaparlar. Hem kendilerine ve hem de çevresindeki insanlara zarar verirler.

Okuyan insanlar ise, hiç hata yapmayacakları için kimseyi üzmezler. Dolayısıyla kendisi de üzülmemiş olur. Bu nedenle; kendimize okuma alışkanlığı yapmalıyız. Okuma alışkanlığı edinmeyenler, ceplerinde yüksekokul diploması bile taşısalar, yine de bilgisizlikten kurtulamazlar.

Okumak dinimizde kız-erkek herkese farzdır. Çünkü dinimiz beşikten mezara okumamızı emreder. Bu nedenle toplum baskılarıyla, el âlemin sözüyle etki altında kalan, bazı cahil düşünce içerisinde olan babaların, kız çocukları üzerinde, okutmamak gibi bir eğilimleri vardır. Bu yanlış davranış yine okumamaktan kaynaklanır.

Okumak, sadece kitaplar ve basın üzerinde değil; sosyal hayatımızın içerisinde gelişen her yaşantımızın karesi, bize hayatı okumamızda yardımcıdır. Kâinat içerisindeki her varlığın şekli bir müspet ilimdir ve okumak gerekir. Dağları, denizleri ve kısaca tabiatı tanımak, bir okumaktır.

Düşünen ve araştıran her insana; etrafındaki her canlı cansız varlık, insanlığı hatırlatan bir kitap gibidir. Bu kitabı okumak için bir öğretmene de ihtiyaç yoktur. Yüce Allah, akıl denilen bir nimet vermiştir ki, bununla her şeyin varlığını hisseder ve okuruz.

Büyükler söyler “Allah, zenginliği istediğime, ilmi de isteyene veririm” diye... İlim peşinde olanlar zenginliğin ardına düşecek kadar, nefsi davranışlarda bulunmazlar. Fakat bir takım cahiller, bu zenginliğin ardından adeta yarış atı gibi koşarlar. Bir şekilde zengin oldukları zaman da “Okumuşlarda ne olmuşlar?” diye övünmeye başlarlar.

Cehalet hiçbir zaman insanı ileriye götürmez. Hiç anlamadıkları bir anda tepetakla gitmeleri içten bile değildir. Okuyan insanlarla hiçbir konuda boy ölçüşülemez. Çünkü okuyan kişiler, yaptıkları işleri bilerek yaparlar.

Zenginlik Allah vergisidir. Hiç kimse zenginliği kendinin mahareti olarak bilemez, kendine yoramaz. Eğer öyle olursa gaflet içindedir. Hâsılı okumak, maddi zenginlikten daha önemlidir. Bazılarının “Okumuşlarda ne olmuşlar?” sözü ne kadar yanlışsa, okumamakta o kadar yanlıştır.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları