OKU – MA!

Mart ayının son Pazartesi günü başlayan okuma bayramı yani bugün, bu bayramı idrak edeceğiz. Edeceğiz ama şu kelimeye bakar mısınız? Oku-ma… Ama başka türlü nasıl ifade edilir ki? İyi ama ülkem okumayan sayısız insanlarla dolu… Sorduğunuz zaman boş zamanlarımda kitap okurum diyor, inanalım mı?

Allah’tan kitabın yararlarının anlaşılması ve sayılarının çoğalması sonucu kitaplıklar oluştu. Kitaplıkların gelişmesi ile kütüphaneler meydana geldi. Herkesin yararlanması okuması, başvurması için kurulan, içinde kitaplar bulunan binaya da kütüphane dendi.

Millî Eğitim Bakanlığı, Mart ayının son pazartesi günü başlayan haftanın Kütüphane Haftası olarak değerlendirilmesini bile kararlaştırdı. Hafta süresince kütüphanenin önemi anlatıldı da anlatıldı. Kütüphaneciliğin sorunları kamuoyuna duyuruldu. Okullarımızda kütüphanenin yararlarından söz edildi. Kütüphanelerde uyulması gerekli kurallar öğretildi.

Aslında kütüphaneler eski çağlardan beri insanlığın hizmetindedir. Eldeki bilgilere göre ilk kütüphane, Asurlular zamanında kurulmuş... Osmanlı imparatorluğu döneminde de kitaba ve kütüphaneye önem verilirmiş... Üstelik Millî Kütüphane bile kuruldu hem de 15 Nisan 1946’da…
Neredeyse kütüphanelerimizdeki kitap sayısı yaklaşık 6 milyon kadar... Ne dersiniz? Okuyan sizce kaç kişidir?

Neyse, ünlü ozanlarımızdan Z. Osman Saba’nın kitapları hakkında duygu ve düşüncelerini dinleyelim: “Sevgili okuma kitaplarım. O kitaplar aylara bölünmüştü. Kış aylarına düşen parçalarda kış resimleri vardı. Sonra, o resimler gittikçe değişirdi. Dallar, yavaş yavaş tomurcuklanır, ağaçlar çiçek açardı.

Paltolu çocuklar, paltolarını çıkarmaya başlardı. O resimler böylelikle, bizlere de tatilin yaklaşmakta olduğunu hatırlatırdı. Okuma kitaplarındaki son parçalara baktıkça bunları düşünürdüm. Dost okuma kitaplarım. Onlarda neler yoktu?

Kısa pantolonları diz kapakları örtecek şekilde biraz geçen saçları düzgünce taranmış güler yüzlü çocuk resimleri vardı. O kitaplarda temiz giyimli köylüler, babalar, analar vardı. Bu insanların güzel resimleriyle doluydu, okuma kitaplarım.

Bu resimlerdeki insanlar güzel bir dünyanın insanlarıydı. Kötülük bilmezlerdi, iyilikten başka bir şey düşünmezlerdi. «Bizim gibi olun, iyilikten başka bir şey düşünmeyin» derdi. Bu unutamadığım eski okuma kitaplarından bugün bir tanesi bile yok.

Onların şimdi hayalimdeki yapraklarım çevirirken yine de onları eskitmemek istiyorum. Onlardan ezberimde kalan parçaları yer yer okuyorum. Bu yüzden yangında yanmış kitaplar gibi sayfaların çoğu eksik.

Sevgili dost okuma kitaplarım, sizleri zamanla bu kadar özleyeceğimi hiç bilmezdim. Böyle olacağını bilseydim, birkaçınızı olsun öbür kitaplarımın yanında saklamaz olur muydum?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları