RÜZGÂRA TÜKÜRME!

Derler ki: “Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.” Doğrudur da… Şayet öyle yaparsan kendi gücünden daha büyük güce karşı koymak demektir ki, bu da şahsın kendisini yıpratmaktan öteye geçemez.

Tabi ki rüzgâr ekiyorsan fırtına biçeceksin. Bu kaçınılmazdır. Herkesin zarar görmesine yol açacak işler yapan kimse, çok sert tepkilerle karşılaşmaz mı? Dolayısıyla sonunda da çok büyük zarara uğrayacak yine kendisi olur.

Başkaları zarar görsün diye uğraşıp, didinenler, işin sonunda kendileri daha büyük kötülüklerle karşılaşıp daha çok zarar görürler de farkında varamazlar. Ondan sonra da “ben nerede hata yaptım?” Derler. Kötülük yapan, kötülüğün daha fazlasıyla karşılaşacağını düşünmez bile…

Bu sözle, kötülük yapmak isteyenler, ya da o eğilim içinde olanlar, uyarılmak istenmiştir. Yapılan kötülük, yapıldığı yerde kalmaz. Kötülükten zarar görenler, bir köşeye çekilip uslu uslu oturmazlar. Kendilerine gelip toparlandıkları zaman daha şiddetli, daha ağır biçimde karşılık verirler.

Çünkü öfke içindedirler, ne yaptıklarını bilmezler. Kötülük yapan, daha büyük zararlara uğrar.  
Sözgelimi Orhan, Ali'nin kalemini kırdı. Hiçbir neden yokken kalemi kırılan, bundan büyük üzüntü duyan Ali, olayı sessizce karışılacak mıdır?

Uğradığı zararın doğurduğu öfkeyle o da Orhan'ın çantasını kıramaz mı? Böylece Orhan daha büyük zarara uğramaz mı? Diyeceksiniz ki, Ali'nin davranışı da yanlıştır. Orhan kadar, Ali de suçludur.
Ali'nin yaptığı da yanlıştır ama yanlışlığa yol açan Orhan'dır.

Yapılacak kötülüğe, daha büyük kötülükle karşılık verilebileceği bilinmeli; bunun bir felakete bile dönüşebileceği akıldan çıkmamalıdır. Davranışlar ölçülü olmalı, felakete meydan verilmemelidir. Kötü sonuç verecek davranışlardan kaçınılmalıdır.

Neymiş? Demek ki rüzgâr esmeyince yaprak oynamaz, dal kımıldamazmış. Her durumu meydana getiren bir etken mutlaka vardır. Onun için yazımızın başlığında dedik ki: “Rüzgâra karşı tüküren kendi yüzüne tükürür!” Haklı değil miyiz?

Kendinden güçlü, akıllı kişilerle mücadele edip onları güç duruma sokmaya çalışmak nereye kadar mümkün olur ki? O zaman aklımızı kullanıp ona göre hareket etmeliyiz demektir. Mesela denir ki: “Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur.”

Toplumun genel gidişine uyan kişi her zaman rahat eder. Akıntıya kürek çekmeye kalkan yorulur, başarısızlığa uğrar. Topluma, geleneklere, yöntemlere uymayıp, ters davranışlar gösterenler güçlüklerle karşılaşıp, başarısızlığa uğrarlar. Bunu yaşamamak için toplumun genel kurallarına da uymak gerekir.

Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları