ŞEHİT!

Kendi vatanımızda 21.asırda dünya güçler dengesinde kendine yakışır yerini alması için güç ve itibar yollarının açıldığı, bunun farkına varan hasımların parçala yut politikasını tekrar sahneye koyabilmesini düşünerek, özellikle hislerle değil, memleket ve milletimizin menfaatleri göz önünde tutularak davranılmalıdır.

Birbirimize karşı, kusurlarımızı araştıran bir ajan gibi muameleden vazgeçip, eksiklerimizi görüşerek, konuşarak, tanışarak gidermeli, bahara açılan kapıları kapatıp, mevsimi kışa çevirmemeliyiz ki, vatan için bireyler olarak üzerimize düşeni yapmış olalım.

Aynı toprağı vatan yapmış, aynı bayrağın altında yürümüş, aynı inancı yaşayan, farklı uluslara mensup ve farklı inançtaki insanları bağrına basmış, asırlarca bu insanlarla bir arada kardeşçe yaşamış, sevinçte, kederde müşterek kaderi paylaşmış bir millet olarak, denge unsurunu her an gözetilmesi gerekir ve bunun bilinci içinde olunmalıdır.     

Atalarımız bu topraklara sahip çıkmak için, asırlardır özveriyle, canı pahasına korudular, çalıştılar. Pek çok kanlı savaşa, pek çok kahramanlığa sahne oldu bu topraklar. Yapılan savaşlarda birçok kişi şehitlik mertebesine erişti. Ve bu topraklar da İslam dini ile şereflendi.

Sömürmek yerine hizmet, cinayet-katliam yerine insanlık götüren atalarımız; Birçok yere, o zamanki medeniyeti temsil eden cami, köprü, medrese gibi eserler yaparak büyüklüğünü gösterdi. Fakat bunu yaparken de belki de dünya ülkelerinin savaşlarında hiç vermediği şehitler verdi.

Daha sonra binlerce yıldır bizim olan, kanımızla suladığımız, yaptığımız eserlerle adeta tapuladığımız bu topraklarda adeta yüzyılların intikamını almak istiyorlar. Bir zamanlar en ileri teknolojik silahlarla saldıranlar, bugün topla-tüfekle yıkılamayan bu ülke insanını şimdi eylem planlarıyla yıkmak istiyorlar.

Hala bu bu eylem planlarına inanmayanlar var. Tıpkı hala aya çıkılamadığını iddia edenler gibi… Haçlı seferlerinden Çanakkale’ye, Seferberlikten 2014’e kadar süren hep aynı kirli emeller… Seferberlikte düşmanın uzanamadığı topraklarda da inanamıyorlardı. Ta ki düşman oraya da ulaşıncaya kadar…

Bir de bu düşman sadece silahıyla gelmiyor, hile ve desiseleriyle de geliyor. Yahu düşman diye hasmını vurmak yerine, iki köyün su kanallarının yönünü değiştiriyor ki, iki köylü birbirine düşsün diye… Kendilerinden olan o yöredeki en fakir vatandaşı parayla desteleyip ağa yapıyor, ajan olsun diye…

Evet, savaş hiledir ama bu kadarına da pes doğrusu! Bizim atalarımız da her geçtikleri yerde zarar verdikleri bağların dallarına kese kese altın asarak ilerliyordu. Hiçbir ulus, ülkemde yaşayan her zındık, kalkıp ta bana barış ve özgürlük söylemi yapmasın!

Şehitler Haftası olarak (14 – 20) Nisan tarihleri arasında düzenlenen bu anlamlı günü ve şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun...

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları