SEN SEN, BEN BEN!

“Sen sen, ben ben!” Diye bir deyim vardır halk arasında… Demek istiyor ki; hiç kimse kendisini başkasının buyruğu altında görmek istemez. Kendisine hükmetmek isteyen kimseye karşı duygusu şudur: Sen kendini nasıl yüksek ve bağımsız görüyorsan ben de kendimi öylece yüksek ve bağımsız görüyorum. Bana karışamazsın.

Her iki kelimede birbirinden tehlikeli… Toplumun hastalığı… Öyle hale gelmiş ki adeta vazgeçilmezi olmuş. Mesela: “Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa, (Sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede) gibi… Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?

Toplulukta iş paylaşımı ve bu paylaşıma göre işlerin yapılması gerekirken, yapmıyor ve çıkabilecek kargaşada kimin kime ne buyuracağı karmaşa oluyor. Oysa sen bilirsin deyince kavga olur mu? Bir konu üzerindeki görüşme sırasında uysallık gösterir, karşımızdakinin dediğini kabul edersek, anlaşmazlıkta çıkmaz.

Diyelim ki karşı tarafın fikri, zihni, hareketi yanlış o zaman makul bir çözümle yaklaşmak, onu ikna edebilmek daha doğru olacaktır. Zaten dost kazanmışsan o sana yeter. Nasılsa düşmanı ananda doğurur demişler.

Zor ve önemli olan dost kazanmaktır. Çaba harcanacaksa dost kazanmak için harcanmalıdır. Çünkü düşman kazanmak kolaydır. Düşmanı uzakta aramaya gerek yoktur, en yakınımızda bile olabilir. Bunu farkettiğimizde zaten en büyük hüsranı yaşarız.

Sen olursan bensiz, ben de olurum sensiz, ne demek? Bir kimse, başka bir kimse ile olan ilişkisini keserse, o da bu kişi ile ilişkisini sürdürmek istemez. İnsanlar toplum içinde birbirini tamamlarlar. Karşılıklı olarak sevgi ve ilgi olmazsa, dostluklar bozulabilir.

Sen kazan da bırak istersen düşmana kalsın… Kazanacağın malı benden sonra kime bırakacağım diye düşünürsen hayattan vazgeçebileceğini unutmamalısın. O nedenle hayat boyunca çalışmaktan vazgeçmemek gerek...

Ne kaybederiz ki? Düşmana kalacağını da bilsek kazanç yolunu bırakmamalı insan… Ölürken bu kazancı yani mirası bırakacak hiç kimse olmasa bile çalışmaya devam etmek şarttır. Çalışmak, insani bir görevdir. Yeter ki yapacağımız işleri gözümüzde büyütmeyelim.

Bırakın sen sen, ben ben demeyi de, insani vasıfların merhamet çizgisine çevir şu fani bedeni… Pişman olmayacaksın kaybetsen de… Yeter ki sabrın ölçüsünü kaçırma! Sabır acı da olsa! Dememişler mi: “Sen işlersen mal işler, insan öyle genişler” diye?

Sadece senden zengin ile ortak olma! Çünkü o çok para koyup geniş iş yapmak ister; buna senin gücün yetmez. Zarar ederseniz o dayanabilir, sen dayanamazsın. İş üzerinde de hep onun sözü geçerli olur da ezilirsin diye…

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları