SEVGİ, ILIK BAHAR -1

Efendim! Şu Japonların çalışkanlığını, araştırmacı ruhunu ve zekâsını bilirsiniz. Hele geleneklerine bağlılığı, aile birlikteliği ile bir dayanışma içerisindedirler. Zaten atom bombasından sonra bu dayanışmanın sonucu nasılda teknolojide bir numara oldular malumunuzdur.
Masumi Toyotome isminde bir Japon, sevgi tanımlamasını şöyle yapar: "Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir… Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz? Çünkü sevgi üç türlüdür! Birincisinin adı "Eğer" türü sevgidir. Eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim. Ki, en çok rastlanan sevgi türü budur! Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi... "Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi türüdür bu…
Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi, karşılığı bir şey kazanmaktır. “Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne âşık oluyor ve beklentilere giriyorlar.
Beklentiler gerçekleşmediğinde de, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor. Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor.
Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor. Eve döndüğünde babası öfkeyle "Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin" diye bağırıyor.
Delikanlı "Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor. Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor. Çocuk da intihar ediyor. Gazeteler, intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı.
Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı! İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında...
Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir.
İkinci tür sevgi de: "Çünkü" türü sevgidir. Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.
Örnek mi? "Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin. (Yakışıklısın!)" "Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki..." "Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki..." "Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki…
Konumuz kaldığı yerden devam edecek efendim!
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları