SEVİLMEK GÜZELDİR!

Sevgi; Sevebilme duygusu ve bir kimseye veya bir şeye muhabbet besleme hissidir. Sevgi, in-sanlarda doğuştan bulunan bir duygudur. Sevgi, topluma huzuru ve kardeşliği getiren birleştirici bir unsurdur. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim, kalplerin sevgi ile birleşmesine önem verir.

İnsan ruhunu olgunlaştıran manevî gıdalardan biri olan sevgi, özellikle çocuklardan esirgenemez. Çocuk ruhunda her türlü iyiliği filizlendirecek olan şey sevgidir. Sevgiden mahrum olarak yetişen çocuklar katı yürekli ve zalim olmaya daha yatkındırlar.

Bu mahrumiyet onların ruhunu kesinlikle olumsuz yönde etkiler. İnsan iç âleminde hür, düşüncelerinde temiz, saf ve duru, hareketlerinde dengeli yaratılan, her şeye merhametli olabilmesi için kalbinde mevcut olan sevgiyle bakması gerekir her yaratılmışa...

Sevginin hükmü, itaattir. Gülünü seven, dikenine katlanmak zorundadır. Yoksa sevgi azalınca, kusurlar artar. Çünkü değirmen iki taştan, muhabbet iki baştandır. Zaten seven eksikleri düzeltendir.

Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde eksilmeyendir. Nasılsa sevilmeyen yol kalabalıkta bile ıssızdır. Zira sevgi kelimesinde, hayat veren bir sır var, Onsuz olan her işte, mutlaka bir kusur var.

Erkek kardeşlerin ikisi de babalarından kalma çiftlikte çalışırlardı. Kardeşlerden biri evliydi ve çok çocuğu vardı. Diğeri ise bekârdı. Her günün sonunda iki erkek kardeş ürünlerini ve kârlarını eşit olarak bölüşürlerdi. Günün birinde bekâr kardeş kendi kendine:

"Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil" dedi, "Ben yalnızım ve pek fazla gereksinimim yok." Böylelikle, her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin evindeki tahıl deposuna götürmeye başladı.

Bu arada evli olan kardeş, kendi kendine: "Ürünümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç de hakça değil, üstelik ben evliyim, bir eşim ve çocuklarım var ve yaşlandığım zaman onlar bana bakabilirler. Oysa kardeşimin kimsesi yok, yaşlandığı zaman hiç kimsesi yok bakacak" diyordu.

Böylece evli olan kardeş her gece evinden çıkıp, bir çuval tahılı gizlice erkek kardeşinin tahıl deposuna götürmeye başladı. İki erkek de yıllarca ne olup bittiğini bir türlü anlayamadılar, çünkü her ikisinin de deposundaki tahılın miktarı değişmiyordu.

Sonra, bir gece iki kardeş gizlice birbirlerinin deposuna tahıl taşırken çarpışıverdiler. O anda olan biteni anladılar. Çuvallarını yere bırakıp birbirlerini kucakladılar. Her ikisi de hayattaki en yüce mutluluğun, sevildiğine inanmak olduğunu anladılar.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları