SEVMEK KOLAY İŞ DEĞİL DOSTUM!

Sevmek kolay iş değil dostum! Mevsimler iç içe yaşanmalı, karı üşütmeli, baharı çiçek açmalı, yazı cehennem gibi yakarken, gözünde hazanı tatmalı sevdiğin zaman… Sevmek kolay iş değil dostum!
Gökyüzü gibi direksiz durmalı, her gönüle doğarken yıldız yıldız, ayı parlatmalı, güneşi ısıtmalı, boyanmalı gündüzü maviye, gecesi dönmeli bakır kızılına, sır içinde sır olan kapıları açtırmalı sevdiğin zaman, sevmek kolay iş değil dostum!

Toprak gibi candan, toprak gibi vefalı olmalı! Hem almalı, hem vermeli. Verirken renginden renk katmalı. Alırken, şefkat kadar sımsıcak kucaklamalı. Tomurcukla donatmalı kuruyan gövdeleri, bir çekirdek, binlerce çekirdeğe gebe kalmalı sevdiğin zaman, sevmek kolay iş değil dostum!

Duyguların gibi ani davranmalı, merhamet kadar içli, öfke gibi amansız, yerlerde bir gönül, yüreğin sızısı gibi yufka olmalı sevdiğin zaman… Ayrılmalı okyanuslar, tılsımlı bir değnek değmiş gibi… Derinlikler de gizlenen inci mercanlar, aşkla varlığını su yüzüne atmalı. Bazen dalgaları dev gibi, bazen de susup sakin kalmalı sevdiğin zaman… Sevmek kolay iş değil dostum!

Yaşamalı ruhun tüm güzellikleri, kelimeler olmamalı, lügat yazmamalı. Bir çizgi gibi ezelden gelip, gittiği yol sonsuzluk olmalı sevdiğin zaman! Kan gibi damarlarında delice akmalı, gözlerin kalbine ayna, ellerine en ince heyecanlar takmalı… Tebessümün, taze selamları sunarken gönlün bir volkan gibi kaynamalı sevdiğin zaman... Sevmek kolay iş değil dostum!

Bağlamalı yollar gibi dünyayı birbirine, hem asfaltı, hem patikası olmalı, yıldırmadan, caydırmadan, dağlar tepeler aştırırken hasretleri, gönül bahçesinde buluşturmalı sevdiğin zaman… Mükâfat gibi her yeri cennet, her şeyi mübarek kılmalı, su gibi berrak,  ekmek kadar aziz! Kurulan sofraları doyurmalı, kuş tüyünden yumuşak, kardan beyaz, yakmalı ateşten fazla, konduğu yerde misk-ü amber kokular saçmalı sevdiğin zaman… Sevmek kolay iş değil dostum!

Vekilden almalı, asıldan dağıtmalı! Yani dostum; bu bedeni, bu yüreği, bu ruhu artık bir kılığa sokmalı… Sevmek kolay iş değil, değil! Değil dostum değil, ah dostum!             

MADEM ÖYLE;

Hazır mısın şiirdeki karı üşütmeye? Güneşi aşkımızın ateşiyle yakmaya? Toprak gibi aşkta da vefalı olmaya? Sır içinde sır olanları aşkla açmayı? Gökyüzünü, aşkınla direksiz tutmaya? Öfkeliği, yufkalığı, yanlış anlaşılmazlığı yok etmeye, aşka tam inanmaya, söz mü?

Sonsuz bir aşkla varlığını, deryalara atmaya, lügatleri yok edip, gözlerini kalbine ayna yaparak, gözlerinle konuşmaya,    aşkını bir volkan gibi kaynatmaya ve her tehlike karşısında tüm korkuları yenip, aşkınla misk-ü amberler saçmaya, söz mü?

DEĞİLSE;

Yaşamak istediklerin sana zindan olur.
Söz, Allah'ın birliğine inandığın gibidir. Verildi mi, dönüşü de hüsran olur.

(Kalplere damlayan kalemin mürekkebi, çerağ oldu sevdiğimin dilinden…)

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları