ŞİMDİ DALKAVUKLUK MODA!

Düşmanlık ve kindarlık, insanın yaratılışından günümüze hiç azalmayan ve yok edilemeyen bir duygudur. Hırs, sefahat ve baskının hüküm sürdüğü bilgisiz toplumlarda, bu duygu daha belirgindir. Fazilet prensiplerini bilmeyen ve düşkünlüklere kendini terketmiş bulunan ve hiçbir hedefi olmayan bozulmuş toplumlarda, düşmanlık ve kindarlık daha da çoğalır.

Sosyoloji ilmi, olaylar üzerinde tahliller yapar ve genel tipleri göstermeye, zaman ve mekândan bağımsız gerçekleri tespite çalışır. Kendi çizgisinden çıkan kötü karakterleri bir anda gösteriverir. Bunların başını da dalkavuklar çeker. Gizli düşmanlığını anlamak mümkün değildir.

Din Sosyolojisinde ise, toplumun ortaklaşa dini hayatını, din ve toplum münasebetleri ve bu münasebetlerden doğan etki ve tepkileri ve dini grupların incelenmesinde, yine düşmanlık ve kindarlık çok daha belirginleşir.

Güzel ahlaklı davranmaya itina eden insan, zaman zaman kendisine bu şekilde karşı çıkan, güzel ahlaktan vazgeçirmeye çalışan insanlarla karşılaşabilir. Peki, bunu nasıl başarırlar? Zaaflarından faydalanarak, mantık yürüterek ve yüzüne karşı överek… Yani dalkavukluk yaparak…

O halde bu dalkavukları nasıl tanırız? Dalkavuk, kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, şaklaban, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpaklık yaparak muamele eden kişidir.

Reşat Nuri Güntekin dalkavuklar için şöyle bir ifade kullanıyor: “Bunları yaparken hiçbir zaman kendini dalkavuk vaziyetine düşürmez." Etrafına bakındığınızda emsal teşkil eden o kadar çok kişiyle karşılaşırsınız ki, şaşırır kalırsınız. Kişilik sorunu olan insanlar için şimdi dalkavukluk moda da onun için…

Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş. Konağın birinde bir gün Bey demiş ki:
- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa sola haber salınız.
Derken o gün gelmiş, kapının önünde dalkavuk adayları sıra olmuş. Biri içeri alınmış. Bey sormuş:
- Sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Olur mu efendim? Ben filan Bey'in yanında şu kadar, fişmekan Bey'in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak çalıştım. Bey:
- Olmadı, sen çık. Demiş.
Derken ikinci, üçüncü adaylar gelmiş, konuşma hep aynı, cevaplar hep aynı. Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki, içeri biri girmiş. Bey:
- Söyle bakalım sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Hayır, hiç benzemem efendim.
- Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
- Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.
Bey hemen dışarı haber salmış:
- Tamam, ben dalkavuğumu buldum.
Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları