SOĞUK KLONLOMA -1

Gelişen dünya; yayıncılığın gerektirdiği noktalarda, iletişim ve haberleşmeyi sözü edilen değerlerin çizgisinde sürdürebilme gayretinde olanlar bilirler ki; sevgi, bilgi ve çalışma evrenseldir. Bu üç öğe ihmale gelmez.     
 
Yetişen nesiller, insan sevgisinin yerleşmesiyle, ferdî ve sosyal hayatlarında ve gelecek ortamlarda geçmişi çok iyi değerlendirip, 21.asırda dünya güçler dengesinde kendine yakışır yerini alması için öncelikle bu ülkenin ilelebet varlığını idame ettirmeyi düşünmelidir.

Asırlarca bu insanlarla bir arada kardeşçe yaşamış, sevinçte, kederde müşterek kaderi paylaşmış ve denge unsurunu her an gözeten bir ulus olarak ve teknolojiden faydalanılarak bu içtenliğin ve kültürün tüm dünyaya tanıtılması inancı, elzem ötesi bir gerekliliktir.

İnancım odur ki; “Bir toplumu ayakta tutan kendi kültürüdür” düsturu içerisinde sahip çıkılması gerekliliği bir vatan borcudur aslında… Vatan borcu sadece askerlik değil, askerlik sonrası da bu ülkeye sahip çıkılma arzusudur.
 
Her alanda olduğu gibi sanayi dalında da dünya, küreselleşerek evrensel bir yerleşim merkezine dönüşüyor. Mesafeler kısalıyor, lisanlar anlaşılır hale geliyor. Bugüne kadar şer güçlerin odak noktaları, bütün insanlığı ekonomik taassuplarla ezmiş; basın, sinema, derin cephelerin soğuk savaşlarıyla sürekli egemenleri olmuşlardır.

Öyle ki; 2.nci Dünya Savaşında Almanya karşısında, ittifak etmeye mecbur kalan devletler; savaş sonrası endüstriyel yapılanmayı, yasaların önüne geçirerek inanç mefkûresi yapmışlar ve bununla da yetinmeyip Avrupa Birliğini kurarak adeta tek tip bir ulus olarak dünyaya meydan okumaktadırlar.

Bu yapılanmanın bir başka canlı misallerini Uzakdoğu ülkelerinde de görürüz. Ne, 1952 savaşı Kore'yi yıktı, ne de barışçı Amerika'nın (!) atom bombası Japonya'yı etkiledi. Üçüncü Dünya ülkelerine de sırt çevirmek veya küçümser bir şekilde dudak bükmek, doğrusu işime gelmiyor.

Dört asır boyunca Osmanlı egemenliğinde huzuru yaşayan Arap ülkeleri bile bu yarıştaki parkurunu kaptı. Basit bir örnekle; bir tarihte, yılda bir milyon metreküp mermer üreten ve parasının değersizliği yüzünden çuvallarla parasını taşıyan İtalya; hem bu limiti aşıyor ve hem de değişik Avrupa ülkelerinden kaptığı patentlerle, makineler yapan bir sanayi ülkesi olarak kendisine rant sağlıyor.

Kültürler, denizin deltaları gibi aynı yerlere akmaya başladı. Teknoloji hızla gelişiyor. Bir önceki günün makineleri sürekli depolara kaldırılırken; yeni teknoloji diye geri kalmış ülkelere, peynir-ekmek gibi pazarlanıyor.

Bu yazımız devam edecek…

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları