ŞU İNTERNET DENİLEN -1

Hatırlar mısınız bilmem ama eskiden televizyon piyasaya ilk çıktığı zamanlar da çok büyük bir merak uyandırmıştı. Siyah-beyaz olmasına rağmen hayli ilgilisi olurdu. Her ne kadar başlangıçta televizyonu olanlar parmakla gösterilirdi ama sonradan herkesin olmaya başladı.

Televizyonlar, Yeşilçam filmlerine karşı bir sıfır galip olmuşken, arkasından renklenince bu kez de ikinci gol geldi ve iki sıfır oldu. Daha çok izlenir hale geldi. Bir süre sinema salonları az seyircilerle gününü geçirmeye devam etti.

Gün geldi, devran döndü. Televizyona bir rakip geldi. Televizyon önceleri bilgisayarı pek önemsemedi. Sonuçta daktilonun elektronik versiyonuydu. Öyle sanıldı. Fakat yakından da uzaktan da hiç te öyle görünmüyordu.

Bilgisayarlar da renklendi. Programları zenginleşti. Derken görsellik çepeçevre sardı her tarafını… Bir gün denildi ki gökyüzüne uydular gönderilecek ve bu uydulardan tekrar veriler alınacak… Anlamadık önceleri ne dedilerse…

Bir baktık! İniyor bilgisayarımıza uydudan her türlü ıvır zıvır… Bilgi, görüntü her ne varsa iniyor bir bir… Kim bakar televizyona? Kim gider sinema salonlarına? Kim ziyaret eder akrabayı, dostu, arkadaşı?

Aman Allah! Bir gezegenin içine düştük ki, içinden çıkılmaz bir dünya… Ama tek başınasınız. Gerçek bir dostunuz yok, akrabanız yok, yapayalnızsınız… Zaten onlara da ihtiyacınız yok! Dur durakta yok! Uyku yok, yiyecek yok!

Derken uydular çoğaldı. Görüntüler çoğaldı. Hem de her çeşidi… Virüsler çoğaldı. Hotmailler, Gmailler çoğaldı. Yalnızlık daha çoğaldı. Karı-koca ilişkilerinin kopmaları çoğaldı. Çocuklar anne-babadan koptu. Anne-babalar ilgisiz kaldı çocuklara…

Bir anda internet, televizyonlara, sinemalara karşı üç sıfır hükmen galiple başladı maça… Gittikçe artan bağımlıları adeta madde bağımlısına dönüverdi. İnternetten ayrılıp dünyaya dönen kişilerin mahmurlu yüzlerinden; güne, dengesini yitirmiş bir halde mutsuz başladığını görürsünüz.

Sonra alıyorsunuz mikrofonu çıkıyorsunuz sokağa… Soruyorsunuz önünüze kim gelirse… Çocuk, genç, ihtiyar, kadın-erkek herkese… Sorumuz çok basit: “İnterneti ne için kullanıyorsunuz?” Alıyorsunuz cevabı yüzlerindeki sırıtan ifadelerle…

Çocuklar: Ödevleri ve oyunları için…
Gençler: Arkadaşlık ilişkilerini çoğaltmak için özellikle (kız erkek ilişkileri)…
İhtiyarlar: Gazete sayfaları, emeklilik bilgileri, dünya gündemi…
Genç kızlar: Facebook…
Kadınlar: Facebook…
Genç erkekler: Yasaklı siteler…
Erkekler: Yasaklı siteler…

Hz.Musa (as)’ın bir menkıbesinden yola çıkarak diyorum ki: “Beterin de beteri var!”
Devam edecek…

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları