SÜTTEN AĞZI YANAN…

İhtiyatsız davranışı kendisine pahalıya mal olan kişi, benzeri durumlar karşısında çok ihtiyatlı davranır. Yaptığı bir işten, davranıştan zarar gören insan, ikinci kez aynı yanlışlığı yapmaz, ya da yapmamaya çalışır.

Yoğurt, sıcak olmaz. Adam üflenilmeyeceğini bilir. Ne var ki, daha önce ağzını yakan sıcak sütü unutamamıştır. İkisi de beyaz renkli olduğundan, bir an için, yoğurdu süt sanır.

Necla, dersine iyi hazırlanmamıştır. Yazılı yoklama sınavında, sorulan sorulara karşılık vermekte zorluk çeker. Aklına, sırada duran kitabı açıp kopya çekmek gelir. Daha kitabın kapağını açarken yakayı ele verir. Öğretmen, yazılı kâğıdını alır, sıfır verir. Ayrıca, okulun disiplin kurulundan da ceza alır.

Necla, bu olayı hiç unutabilir mi? Bir daha, aynı davranış içine girer mi? Okula geç kalmayalım diye, belediye otobüsünün kapısına asılıp düşen; kolu kırılan; bir yıl okula gidemeyen öğrenci, bir daha düşünmeden hareket eder mi?

Hoşlanmadığımız şeylerle ikinci kez karşılaşmak istemiyorsak, daha dikkatli olmalıyız. Başlarına beklenmedik kötü bir durum gelenler, o kadar kötü olmasa da benzer durumlar karşısında daha dikkatli ve tedbirli davranmak zorunda kalırlar.

Nasıl ki şap ile şeker bir değil, o halde görünüşte birbirine benzeyen öyle şeyler vardır ki nitelikte birbirinden çok ayrıdırlar. Herhangi bir şeyin sadece dış görünüşüne bakmak yeterli olmayabilir. Bazı şeyler görünüş olarak birbirlerine benzeseler bile, özleri,  nitelikleri aynı olmayabilir.

Hatta özellikleri itibariyle birbirlerinin tam zıttıda olabilir. Bunun için dış görünüşe bakıp karar vermek yanıltıcı olabilir. Hani dedik ya dikkatli olmalıyız ve ikinci kere aynı hataya düşmemeliyiz diye…

Dikkatli ol dediysek te aman bunu bir sendrom haline de getirmeyin de… Allah kurusun! Paranoya takılır ve her şeyden şüphe eder hale gelirsiniz. Nasıl olsa şimşek çakmadan gök gürlemez. Bunu zaten farkedersiniz. Meydana gelmemiş bir olayın yankısı olur mu hiç…

Bir tepki ya da etrafa yayılmış bir haber varsa, bunun bir olaya dayandığını kabul etmek gerekir.Bir gürültü kopmadan önce belirtileri görülür zaten. Bazı önemli olaylar meydan gelmeden, belirtileri ile fark edilebilir. Oluşan her olayın bir nedeni vardır ve neden oluşmadan sonuç meydana gelmez.

Sözüm meclisten dışarı, tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin de demiyorum.Ben genel söylüyorum! Zaten işe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de sözle akıllandırmak imkânsızdır.

Malzemesi eksik ve bozuk yemeğe tuzla tat vermek nasıl mümkün değilse; aklını kullanmayan, mantıksız, düşüncesiz insanları sözle yola getirmek, doğru işler yapmalarını sağlamak da mümkün değildir öyle değil mi?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları