TAŞA YAZILAN İYİLİK

İyilik yapmanın yolları o kadar çoktur ki, saymakla bitmez. Bir insanın bizzat kendisine ve aile bireylerine karşı görevlerini yerine getirmesi bir iyiliktir. Komşusu ile olan ilişkilerinde kırıcı olmaması, ona her konuda yardım elini uzatması bir iyiliktir.

Bir yoksulun, bir yetimin yedirilip giydirilmesi ve barındırılması nasıl maddî iyilikse, güler yüz ve tatlı sözle gönüllerinin alınması, sevgi ile başlarının okşanması da bir iyiliktir. Üzgün ve dertli birini teselli etmek, bildiklerini bir başkasına öğretmek, çevremizdekilere doğru yolu göstermek, hasta, yaşlı ve kimsesizleri ziyaret etmek bir iyiliktir.

Her konuda çevremizdeki insanların yardımına koşmak; hasta, yaşlı ve sakat kardeşlerimize taşıtlarda yer vermek, elinden tutup yolda karşıdan karşıya geçirmek, bir yolcuya, bir misafire gideceği veya aradığı yeri göstermek iyiliktir.                     

Sokakta, caddede, mahallede, çarşıda, pazarda taşı, çamuru pisliği, dikeni, kısaca insanlara eziyet veren ve tiksinti uyandıran bir şeyi ortadan kaldırmak iyiliktir. Çöpü, süprüntüyü başkalarını rahatsız etmemek için ortada bırakmamak iyiliktir. Yaşlı yahut hasta birinin işlerini görmek iyiliktir.

Kısaca Allah ve Resulünün bizden yapılmasını istedikleri, akıl ve vicdanın hoş gördüğü bir şeyi yapmak iyiliktir. Hatta kötülükten sakınmak ve başkalarına kötülük yapmamaya çalışmak da iyiliktir. Bütün bu iyilikler de sadakadır.

Halk arasında öyle sözler dolaşır ki, bu sözlerin çoğunun inancımızla zıtlığı vardır. Bunlar, kim tarafından niçin söylenmiş, halk arasında nasıl yaygınlaşmış bunu iyi tespit etmek lâzım. Halkın ağzında dolaşan bu sözlerin öbür ucunda şüphesiz ki art niyet halleri vardır.

Halkın arasına nefret tohumu olarak' atılmış, sanki halk bunları benimsemiş gibi sonucunu düşünmeden konuşup duruyor. Bun benzer sözlerden bazıları şunlardır: «Babana bile güvenme, düşene bir tekme de sen vur, kime iyilik edersen ondan kötülük bulursun, vur kafasına gözünü açtırma…» vs…

Efendim! Acılarımızı kuma ve iyiliklerimizi taşa yazmayı öğrenelim. Şu hikâyede olduğu gibi… İki arkadaş çölde yürümektedir. Yolculuğun bir noktasında tartışmaya başlarlar ve biri diğerine tokat atar. Tokadı yiyen canı acır ama kuma şöyle yazar: “Bugün, en iyi arkadaşım beni tokatladı.” Bir süre yürüdükten sonra bir nehre denk gelirler ve suya girmeye karar verirler.

Tokadı yiyen, suda boğulmaya başlar. Ama arkadaşı onu kurtarır. Boğulmaktan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazar: “Bugün, en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı.”

Arkadaşına tokat atan ve sonra da onun hayatını kurtaran sorar: “Canını acıttığımda kuma yazdın, neden şimdi taşa?”

Diğeri cevaplar: “ Birisi canımızı acıttığında kuma yazmalıyız ki, bağışlama rüzgârı onu silebilsin. Ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki, hiçbir rüzgâr onu silemesin.”

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları