YALANA BORCUN YOK!

Bildiğiniz gibi yalan, aslı olmayan bir iş, bir oluş ve uydurma hallerdir. Yalan, aynı zamanda kişinin gerçeği saklayıp bildiğinin aksini söylemesidir. Yalancılık çok çirkin bir huydur. Çünkü yalanın ipi kısadır. Ne gariptir ki, bizi metheden yalanı bir hamlede, bize acı gelen gerçeği damla damla yutarız.
Abdulkadir Geylani Hazretleri henüz çocuktu. Babası ölmüştü. Fakat küçük Abdülkadirin eğitimi için kırk altın bırakmıştı. Küçük Abdülkadir ilim öğrenmek için Bağdat'a gitmek istiyor ve durmadan annesine yalvarıyordu.


Nihayet annesi dayanamayarak razı oldu. Babasından kalan kırk altını kazağının kollarına sıkı sıkı dikti. Yol hem uzak hem de tehlikelerle doluydu. Haydutlar sık sık yo-lu kesiyor, kesiyor, kervanları soyuyor, insanları öldürüyorlardı.
Annesi küçük Abdülkadir'i yola çıkmadan birkaç dakika önce karşısına aldı: ”Sevgili evladım! Anandan sana son nasihat. Ne olursa olsun yalan söyleme. her şeyi dosdoğru konuş. Çünkü Allah doğru konuşanları sever ve onlara yardım eder.”
Abdülkadir, nasihatini hiç unutmayacağına dair annesine söz verip vedalaştı. O zaman ulaşım develerle yapılan kervanlarla oluyordu. İşte küçük Abdülkadir bu kervanlardan biriyle Bağdat'a doğru yola çıkmıştı.
Birkaç gün sonra korktukları başlarına geldi. Haydutlar yolu kestiler ve herkesin kesesinde ne varsa aldılar. En sonunda haydutların şefi Abdülkadir'i yanına çağırdı.     


- Söyle bakalım küçük, paran var mı?
- Kırk altınım var. Kazağımın altında dikili...
Haydutlar çocuğun bu sözlerine inanmadılar ama kazağın kollarını sökünce gözleri faltaşı gibi açıldı. Şef hayretler içindeydi.
- Niye söyledin? Kazağın kollarında altın aramak aklımıza gelmezdi.
- Annemin öğüdü böyle... Kendisine yalan konuşmayacağıma dair sözüm var. Ayrıca Allah, yalan söyleyenleri sevmez.

Haydutların şefi kıpkırmızı oldu, sonra sarardı. Derken titremeye başladı. Birden başındaki külahı yere çaldı.
- Şu halimize bakın! Diye bağırdı. Parmak kadar çocuk bize ders veriyor. Zarar göreceğini bile bile doğru konuşuyor. Biz kazık kadar adamlar günde bin çeşit yalan konuştuktan başka, akla hayale gelmedik fenalıklar yapmaktan da sıkılmıyoruz. Herkese parasını geri verin. Ben bu işten vazgeçiyorum ve dinimin hizmetine giriyorum. Ömrüm oldukça dinime hizmet edip günahlarımı Allah'a affettirmeye çalışacağım. Bir daha tövbeler tövbesi olsun ki, kötülük yapmayacak, kimseyi incitmeyeceğim.

Yalan söylemeyen bir çocuk yüzünden kervan kurtulmuş, zalim bir haydut doğru yolu bulmuş, ama yalan söyleyen bir çocuksa bir aile faciasına sebep olmuş, yuvası dağılmış.
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları