YARIN KURBAN

Atalar “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” demişler. Malum yarın kurban bayramı… Fakirlerin üç-dört gün de olsa yüzlerinin gülebileceği günler… Böyle günler, durumu iyi olanlar için tam bir fırsattır. İnsan olduğumuzu hatırlatan en güzel günler… Herkesin yararlanabileceği şeyden kimi kişiler yararlanır da başkalarına yararlanma imkânı verilmezse bundan büyük bir haksızlık çıkar. Yoksa açla tok, bir arada barış ve huzur içinde yaşaması düşünülemez.

Sebebi de gayet açıktır. Çünkü açın gözü, tokun sofrasındadır. Bir bakacak, iki bakacak, sonunda hoş olmayan davranışlar içine girecek veya en azından bedduada bulunacak… Fakir ve muzlumun bedduası ise yürekleri hatta dağları titretir de farkına varamayız. İşimiz rast gitmez. İbadetlerimizden haz yahut ecir alamayız.

Bu insanların bir arada, barış içinde yaşaması için, her şeyden önce karınlarının doyması gerektir. Böyle olmazsa, açlar toklara, toklar da açlara düşman gözüyle bakmazlar mı? Bu yüzden insanlar arasındaki her türlü eşitsizlik, ölçüsüzlük, adaletsiz davranışlar huzursuzluğa sebep oluyor. Hali vakti yerinde olan kişiler kötü durumda olanlara yardım etmek zorundadırlar. Bu hem dini ve hem de insani bir görevdir.

Atalar yine “Beterin beteri vardır” demişler. Fakir olduk, açız diye başkalarının malına göz dikmek bizim ne inançlarımızda ne de törelerimize sığar. İnançlı fakirler, çok kötü bir duruma düştüklerinde, bundan daha kötü bir durumun da bulunduğunu düşünerek avunurlar. Böyle düşünmek, üstelik üzüntülerimizi de azaltır. İçinde bulunduğumuz durum dayanılmaz görünse de, kendimizden daha kötü durumları düşenlerin var olduğunu da biliriz. İşte Hz. Musa (as)'ın kıssası buna ne güzel örnektir. Bir gün Tur Dağına giderken yol üstünde bir adam görür. Adamcağız yarı beline kadar kumlara gömülüdür.

Hz. Musa'ya der ki: “Ey Musa, Halimi görüyorsun! Yoksul ve perişanım. Ne yiyecek, ne de giyeceğim var. Çıplaklığımı gizlemek için, kumlara gömüldüm! Gelip geçenlerin verdikleri yiyecek ve içeceklerle de yaşıyorum. Bu dünyada benden daha kötüsü var mıdır? Lütfen Rabbine durumumu arzet de bana bir kurtuluş nasip etsin. Hz. Musa (as) acır adama "Peki” der ve gider. Geri döndüğü zaman adamı yerinde göremez. Etrafına bakar ama nafile! Tam o esnada bir sesle irkilir. Sese döndüğü zaman, oradaki hurma ağacının tepesinde olduğunu fark eder.

"Ey Musa, benim ben... Hani sana durumundan şikâyet eden adam... Bu dünyada benden daha kötü durumda kimse olamaz sanmıştım. Meğerse benim elbisesizlik sebebiyle kumlara gömülmüş halimden daha da kötüsü varmış. Sen gittikten sonra bir kum fırtınası çıktı. İçine gömüldüğüm kumları alıp gitti ve ben çırılçıplak ortalarda kalakaldım. Ne yapacağımı bilemez halde koşuştururken buraya geldim ve bu ağacın tepesine sığındım. Sığındım, ama beni burada kim görecek de acıyıp ekmek ve su verecek? Hem utanacak bir halde açıkta kaldım. Meğer benim önceki halim ne kadar iyi imiş. Ben bunu anlamayarak Rabbime karşı nankörlük yaptım. Şimdi yanlışımı anlıyor, hem senden, hem de Rabbimizden özür diliyorum ve şu halimden de hiç şikâyet etmiyorum, şimdi anlıyorum ki, bu halimden daha da kötüsü mümkündür."

Oldukça kötü bir durumda bulunan kişiler, aslında her an daha da kötü bir durumla karşılaşabileceklerini düşünerek hallerine şükretmelidirler. Kendilerinden daha kötü durumda olanları düşünerek avunmalıdırlar. Kurban bayramınız mübarek olsun!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları