YAZIKLAR OLSUN SANA EY NEFSİM -2

Hizmetçin sana itaat etmezse, ona nasıl kızarsın! O hâlde, Allahü Teâlâ'nın sana kızmayacağından nasıl emin oluyorsun! Eğer Onun azabını hafif görüyorsan, parmağını aleve tut! Yahut kızgın güneş altında bir saat otur!

Yahut da, hamam halvetinde fazlaca kal da, zavallılığını, dayanamayacağını anla! Yok eğer, dünyada yaptıklarına ceza vermeyecek sanıyorsan, Kuran-ı Kerime ve yüzyirmidörtbinden ziyade Peygambere aleyhimüssalevâtü vetteslîmât inanmamış oluyorsun ve hepsini yalancı yapmış oluyorsun.

Çünkü Allahü Teâlâ, Nisâ suresinin yüzyirmiikinci ayetinde mealen, (Günah işleyen, cezasını çekecektir) buyuruyor. Kötülük eden, kötülük görür. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Günah işleyince, O kerimdir, rahîmdir, beni afv eder diyorsan, dünyada, yüzbinlerce kişiye niçin zahmet, açlık ve hastalık çektiriyor ve tarlasını ekmeyenlere mahsulünü vermiyor!

Şehvetlerine kavuşmak için, her hileye başvuruyorsun ve o vakt Allahü Teâlâ kerimdir, rahîmdir, istediklerimi zahmetsiz bana gönderir demiyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Belki inandığını, fakat sıkıntıya gelemeyeceğini söyleyeceksin. Fazla sıkıntıya dayanamayanların, az bir zahmet ile bu sıkıntıyı önlemeleri lâzım olduğunu, Cehennem azabından kurtulmak için, dünyada zahmete katlanmanın farz olduğunu, demek ki bilmiyorsun.

Bugün dünyanın bir miktar zahmetine dayanamazsan, yarın Cehennem azabına ve ahiretteki zillet ve alçaklığa ve tard olmağa, kovulmağa nasıl dayanacaksın? O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Para kazanmak için çok zahmet ve aşağılıklara katlanıyor ve hastalıktan kurtulmak için, bir Yahudi doktorun sözü ile bütün şehvetlerinden vaz geçiyorsun da, Cehennem azabının, hastalıktan ve fakirlikten daha acı olduğunu ve ahiretin dünyadan çok uzun olduğunu bilmiyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Sonra tövbe ederim ve iyi şeyler yaparım diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tövbe etmeği, bugün etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun. Çünkü tövbe, geciktikçe zorlaşır ve ölüm yaklaşınca, hayvana yokuş önünde yem vermeğe benzer ki, faydası olmaz.

Senin bu hâlin, şu talebeye benzer ki, dersine çalışmayıp, imtihan günü hepsini öğrenirim sanır ve ilmi öğrenmek için, uzun zaman lâzım olduğunu bilemez. Bunun gibi, pis nefsi temizlemek için de, uzun zaman mücâhede etmek lâzımdır.

Ömür, boşuna geçince, bir ânda, bunu nasıl yapabilirsin? İhtiyarlamadan önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin ve sıkıntı çekmeden önce rahatlığın ve ölmeden önce hayatın kıymetini niçin bilmiyorsun? O hâlde yazıklar olsun sana ey nefsim!

İMAM GAZALİ -2 (Devam edecek)

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları