YENİ HARFLERİN SERÜVENİ -3

Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928_de, daha önce Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Latin esasından alınan harfler, Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere yer vererek, Türk harfleri adı ile 1353 Sayılı kanunla kabul edilmişti.

Ve 3 Kasımda yeni Türkçe yazıyı yerleştiren ve yılın sonundan sonra Türk dili için alenen Arap harflerinin kullanılmasını yasaklayan bir kanun kabul edildi. birkaç gün sonra memurların yeni yazıda okur yazarlığını yoklamak üzere sınavlar yapıldı.

11 Kasımda bir Bakanlar Kurulu kararı ile ” Millet Mektebi” ni Nizamnamesi düzenlendi. Bu nizamname ülke çapında halk dershaneleri ile halka yeni yazı ile okuma yazma öğretmeyi amaçladı.     4 yıl içinde bu dershanelerden mezun olanların sayısı 1,5 milyona ulaştı.

Devlet Basımevi gerekli harfleri İstanbul'da döktürüyor, kitap basımına hazırlık yapıyordu. Millî Eğitim Bakanlığı'na yeni harflerle yazılan ilk dilekçe 21 Ağustos'ta verilmiş birçok kimse aralarında yeni harflerle mektuplaşmaya başlamıştı.

 İllerde valiler, tahta basında memurlara ders veriyorlardı. Diğer devlet daireleriyle birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı da kurslar açmış, yeni harflerle yazışmaya başlamıştı. Harf devrimini açıklamak ve haklılığını ortaya koymak için çeşitli kanıtlar ortaya konmuştu.

Fakat değişimin asıl amacı pratik ve pedagojik nedenlerden çok toplumsal ve kültürel nedenlere dayandırılıyordu. M. Kemal halkını onu kabule zorlarken geleceğe bir kapı açıp, geçmişe bir kapı kapıyordu.

Geçmişle ve Doğuyla ilişiğin kesin olarak kesilmesiyle birlikte, Türkiye'nin nihai olarak modern Batı uygarlığı içine alınması için şimdi yol açıktı(!). Başlangıçta yeterli olmayan kelime haznesi zamanla batı kültüründen gelen kelimelerle harmanlanmaya başladı.

Örneğin; İngilizler 800.000 kelime haznesiyle bir nesneye eş anlamlı sekiz ayrı kelime, Almanlar 300.000 kelime haznesinden bir nesneye eş anlamlı üç ayrı kelime bulabiliyorlardı. Ne yazık ki Türkçe de 50.000 kelime haznesi içinde bir nesneye bir kelime ile karşılık verilebiliyordu.

Yetersiz kalındığı durumlarda o nesnenin yabancı dildeki karşılığı ifade edilebiliyordu. Günümüzde ise bu durum kelime bulamamaktan öte kelime aramaktansa yabancı terim kullanmak daha moda geliyordu.

Oysa Arapça da ise kelime haznesinin sayısı belli değil… Bir nesneye eş anlamlı kırk kelimeyi bulabilmek mümkün… Fakat buradaki harf inkılabının nedeni, yetersizlikten değil hatta hiç önemli değil, Arap kültürünün içinde yer almamak içindi.

Bu yüzden Mustafa Kemal Paşa, 1930'lu yıllarda herkes kolay okuyabilsin diye Kuranı Kerimi de Türkçe-Latin harfleriyle yazdırmak üzere altı ulemayı huzuruna çağırtmış ve onları görevlendirmişti. Ulemalar bir hayli çalışıp sonunda yazmayı başardılar.

Efendim! Yazı dizimiz yine bitmedi. Kaldığı yerden devam edecek, konumuzu merak edenler için…

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları