YETİM KIZIN MEKTUBU -2 (yorumsuz)

GENÇLİK HAFTASI

Malum gençlik haftası başladı. Her yıl 15-21 Mayıs tarihleri arasında Ülkemizin tüm yerleşim birimlerinde büyük bir coşkuyla kutlanan Gençlik Haftası, Ankara 'da Bakanlığın Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlük koordinatörlüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 'da bulunan üniversiteler, Okullar, Belediyeler ve Sivil Toplum Örgütleri ile işbirliği içerisinde kutlanıyor.    

Ana babaların çocuklarına, öğretmenlerin öğrencilerine birtakım emirler verip, karşı tarafın yani çocuklarının ya da öğrencilerinin tepkilerini dikkate almamaları iletişim olarak kabul edilemez. Anne babalar ya da öğretmenler genelde gençlerle iletişim kurduklarını sanırlar.

Ancak gençler konuşurken ikaz, önerilerde bulunma, hatırlatma, yargılama gibi pek çok iletişim engelleri ile aslında genci dinlemezler. Bu durumda genç kendini duyulmamış, anlaşılmamış ve kendisi ile ilgilenilmemiş hissederek iletişimi keser.

Oysa gençlik çabuk celallenir ve hemen harekete geçer. Sessizce dinlemeli ve bu davranışımızla onu kabul ettiğimizi göstermeliyiz. Karşımızdaki bireyi kabul ettiğimizi hissettirerek bizimle daha fazla şey paylaşmasını sağlamak için sessizlik güçlü bir sözsüz ileti olarak kullanılabilir.

Hep konuşan biz olursak karşımızdaki gencin duygularını ifade etme özgürlüğünü kısıtlamış oluruz. Oysa onlar yarının büyükleridir ve onlarda gelecek bir nesil yetiştireceklerdir. Nasıl yönlendirilirse, o şekilde davranırlar.

Şayet bize bir sorununu anlatmak istiyorsa genç dinlemliyiz. İşimiz ne kadar çok olursa olsun. Yoksa anlaşılmamışlık, savunmaya girme, haksızlığa uğradığını hissetme, sorununun aslında önemsiz ve saçma olduğunu düşünme, sinirlenme, direnç gösterme, isyan, çaresizlik, kızgınlık vb. duygularını yaşatmış oluruz.
 
Oysa gencin pek çok iletişim engelindense en önce dinlenmeye, kabul edildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Siz hiç bir çözüm getirme durumunda olmadan sadece sessizce dinleseniz bile gençte belli bir boşalıma sebep olacağınız için başarılı olursunuz.

Gençliğin ruhunu işlenmeyen bir tarla gibi, kendi haline bırakırsanız, orada, ısırganlar, dikenli otlar biter. Gençlerin aynada göremediklerini, ihtiyarlar bir tuğla parçasında bile okuyabilirler. İnsanlar yaşlandıkça geçmiş günlerini dile getirmeyi sürekli yaparlar.

Geçmiş anılarını anlatmaktan büyük zevk alırlar. Kimileri sohbet maksatlı, kimileri de bir ibret çıkarmak için anlatırlar. Kimileri de iyi-kötü diye düşünmeden övünerek anlatırlar. “Ah gençliğim ahh!.. Ben gençliğimde neler yaptım neler...” diyerek başlar ve tüm yanlışlarını farkına varmadan sergilerler. Üstelik yaptıklarından zerre kadar da pişmanlık duymazlar. Böylesi kişilerin iki önemli özelliği göze çarpar:

Birincisi, gençliğinde işlediği günahlarını özlemek… İkincisi, fırsatı olsa aynı şeyleri yeniden yapmak eğilimidir. Aman buna çok dikkat edelim. Zira yeni neslin iyi duygularını köreltip onların nefisleri peşine takılmalarına, nefse hoş gelenlere kapılmalarına sebep oluruz.

Selam ve dua ile…
 


Yazarın Diğer Yazıları