YILBAŞI -2

Hindinin, Noel ve yılbaşı ile hiç alâkası yoktur. Amerika’ya ilk gelen İngiliz göçmenler açlıkla karşılaşmış… Kızılderililerin yardımıyla çabuk yetişen mısır sayesinde felâketten kurtulmuşlar. Mısır hasadı yaptıklarında, Kızılderilileri de davet edip hindi ziyafeti verdiler. Kasım sonundaki bu günü Amerikalılar Şükran Günü adıyla hâlâ kutlarlar.
Hindinin vatanı Amerika’dır. İlk gelenler bunu Hind Tavuğu sanmış; Hindi tavuğu o zamanlar Türklerin hâkimiyetindeki Batı Afrika’dan Portekizli gemiciler tarafından getirildiği için hindiye “turkey” yani Türkkuşu diğer adıyla Türk horozu ismini vermişler.
Yeni Yıl kartları ilk kez Kraliçe Victoria döneminde gönderilmiş. Yeni Yılın simgesi sayılan bol tarçınlı kurabiyeler ise ilk kez Almanya’da yapılarak dağıtılmış. Bu kurabiyelerin, Güney Doğu illerimizde Dinî bayram, Noel ve taziyelerde dağıtılan tarçınlı tatlı çörekle ile bağlantılı olduğu kuşkusuz…
Efendim… Her kurban bayramında birkaç kesim meydanlara çıkıp ‘’Biz hayvan severiz, hayvanların kesilmesine razı değiliz!’’ gibisinden slogan atıyorlar. Ama yılbaşı gelince kutsal ibadetmiş gibi hindi kesip çatır çatır yemesini biliyorlar.
Şunu anlamak istiyorum. Madem bu kadar hayvan severler, hayvanların kesilmesini istemiyorlar neden yılbaşında batıdan gelen bu geleneği uygulayıp hindileri kesiyorlar?


Allah’ın emri olan kurban kesmeye karşı çıkıp batı kültürlerini ibadet gibi benimsemek ne hadlerine? Onu da geçtim. Geçmişimize, dinimize, kültürümüze bakalım. Hiçbir yılbaşının partilerle, eğlencelerle, taşkınlıkla kutlandığı görülmüş müdür? Öyle olsa ‘’Hicri Yılbaşı’’ öyle kutlanmaz mıydı?
Hadi Batı’yı anladık. Kendilerinde bir gelenek olup çıkmış. Ama bizim Hicri Yılbaşlarımızda veya Kutlu Doğum Haftası’nda geceden sabaha kadar içki içip, kadın erkek birlikte eğlenip taşkınlık yapıldığı görülmüş müdür?


Kendimizi kaybediyoruz, kaybettiriliyoruz. Başkalarının özentisi değil kendimiz olma vakti gelmedi mi hala? Geçmişimizi, dinimizi, Türk-İslam kültürünü iyi okuyup araştırmamız gerekiyor. Ne İslam öncesinde ne de İslam sonrasında böyle bir geleneğimiz olmamıştır.
Yılbaşı Hz. İsa (as)’ın doğum günüdür. O güne layık olabilecek en güzel şey hiçbir şey yapamıyorsak bile açıp bir Yasin-i Şerif okumaktır. Böyle gittiği takdirde ne mazimiz kalacak ne de geleneklerimiz. Kültürümüz ve benliğimizi kaybedeceğiz.
 Yılbaşından önce başınızı yastığınıza koyup iyice bir düşünün. Avrupa’da adı ‘’Turkey’’ diye geçen, durduk yere kesilen masum hindileri, bununla birlikte geçmişimizi, kültürümüzü, geleceğimizi kesenleri bir düşünün!
Devam edecek…
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları