ZAMAN, GÜZELLİK ZAMANI DEĞİL…

Güzel ve güzellik, insanoğlunun en çok hazzettiği hallerdir. En kötü, en zalim bir insandan tutundan da, en merhametlisine... Herkes, güzel ve güzelliği sever. Herkesin kendince bir güzellik anlayışı vardır. Birinin güzel dediğini, bir diğeri güzel bulmayabilir.

Şair ne güzel der: “Hakikî güzellik, kalpten çehreye gelip belli olandır. Güzellik yalnız kalpte olursa, güzellik denilmez. Hem de bilinmez.” Güzellik, sadece şekilcilik değildir. Aynı zamanda iyi olan davranışlar biçimidir.

Anlatılır: “Bir gün güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar. Hadi, denize girelim dediler ve giysilerini çıkartıp sularda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı; ama kendi giysilerini bulamadı.

Çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti... O gün bugündür erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliği tanıyan bazıları vardır ki, güzelliğin elbisesi onu gözlerinden gizleyemez...”  

Evet, güzel olan her şey çok sevilir. Sözler, davranışlar, yapılmış işler vb. çoğaltılabilir. Allah güzeldir ve güzel olan her şeyi sever. Asıl güzellik yüzde değil, huyda ve karakterde olan güzelliklerdir. Zaman ile alakalı halk arasında o kadar çok söz vardır ki, insan bunları duydukça çok şaşırır. Hatta hayretler içinde kalır.

Mesela: “Zamanın gereği, o zamanlar geçti, zaman sana uymazsa sen zamana uy, ahir zamandayız, geçmiş geride kaldı, zaman çok kötüleşti, kötü zamana kaldık ve zaman, güzellik zamanı değil” gibi taban tabana zıt düşünceler oluşmuştur.    

İnsanın, bir suç yükleme arayışı asırlar boyu vardır. Bu genellikle zamanı hedef alır. Aslında burada kötü olan zaman değil, işlenen cürümdür. Hangi devirde yaşanılırsa yaşanılsın, o devirlere ait bir takım inanışlar ve davranışlar, insanların ahlaki eğitimi ve kültürüyle orantılıdır.

Müspet ilimlerin dışında, manevi eğitim bir insanın davranışlarını büyük katkısı vardır. Her ne kadar kişinin karakteriyle ilgisi olsa da, eğitimin katkısı inkâr edilemez. Özellikle toplum içerisindeki insan davranışlarının genelinde birbirine benzerlikleri olan kötü davranışlar sergileniyorsa; o toplumun içinde kanayan yarası var demektir.

Bunun tarihte birçok örnekleri vardır. Lut Kavmi, Ad Kavmi, Semud Kavmi vb. gibi... Hâsılı, zaman hangi çağı yaşarsa yaşasın, güzellik insanın veya toplumların kendi yaşam biçimindedir. Yine de güzelliğe kırk günde doyulur fakat iyi huya kırk yılda doyulmaz, demişler ya, biz buna itibar etsek fena mı olur?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları