ZEVKLER ve RENKLER

Zevk; tatma, tadım ve hoşa giden haldir. Tatma ve tadım, yiyecek ve içeceklerle ilgili; hoşa giden hal ise, davranış biçimleri, ya da içinde yaşanılan durumla ilgili zevkleri açıklamış olsa da; daha geniş bir ifadeyle, "güzeli ve iyiyi hissetme, görme hassası" olarak ta kabul edilir.         

Akılsa, insanı hayvandan ayıran bir kuvvettir. Eşyanın hakikati akılla bilinir. Akıl da marifet ve ilimden zevk alır. Bu, faydasız hatta zararlı bir ilim bile olsa, bunu başkasına öğretmekten zevk alır. İlmin zevki, ilmin şerefi nispetinde kıymetli olur. İlmin zevki de bilinen şeylerin kıymetine göre değer kazanır.

Bâtıni olan bir makama kavuşma zevki, görünen beş duyunun zevkinden daha üstündür. Manevî zevkler anlatılmakla bilinmez, tatmayan anlayamaz. Çocuk, önce oyundan, oyuncaktan zevk alır. Sonra süslenmek, vasıtalara binmekten zevk alır. Erginlik çağına girince evlenmek ister. Daha sonra da baş olma sevdasına düşer.

Makam ve zenginlik sevdasında olanlar da, bildikleriyle tartışmasız kendilerini her zaman haklı görürler. Örneğin, Amerikalı bir zengin işadamı gibi… Bir iş seyahati sırasında küçük bir Meksika koyu kasabasına uğrar. Limanda gezerken, ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan balıkçı dikkatini çeker. Merakla sorar: "Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı ?"

Balıkçı, tümünü bir-iki saate yakaladığını söyler. Yabancı adam bu kez, niçin daha uzun sure kalıp daha fazla balık yakalamadığını sorar. Balıkçı, ailesinin geçimi için bu kadarının yettiğini söyler.
Amerikalı işadamı merakla balıkçıya kalan zamanını nasıl geçirdiğini sorar. Balıkçı anlatır:

"Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra çocuklarımla oynarım, öğleyin de karım Maria ile biraz siesta yaparım. Akşamları, amigolarla beraber gitar çalıp beraber eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var efendim"

Amerikalı övünerek, "Benim Harvard'dan mastırım var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile çalışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa surede bir balıkçı filosuna sahip olursun. Böylelikle, yakaladığın balıkları aracılara değil doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun. Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasını terk edip Mexico City'ye, daha sonra Los Angeles'e ve en sonunda holdingini genişletebileceğin New York'a yerleşirsin"

Balıkçı düşünceli vaziyette sorar, "Peki bayım, bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır?" Amerikalı yanıtlar, "15-20 yıl kadar" "Peki bundan sonra efendim?" diye sorar balıkçı... Amerikalı güler, "Simdi anlatacağım en iyi tarafı! Zamanı geldiğinde, şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın!"

Meksikalı, "Eee... Sonra bayım?" Amerikalı, "Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk için biraz balık tutarsın, çocuklarınla oynayacak, karınla siesta yapacak zamanın olur, akşamları da arkadaşlarınla gitar çalar eğlenirsin. Nasıl, mükemmel değil mi?"

-Çok güzel de ben şu an başka ne yapıyorum ki!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları