Gazze’de Barış Türkiye’siz Olmadı
Tramp'ın dün HAMAS'a Pazartesi gününe kadar süre tanıyan ültimatomu dünyayı telaşlandırdı. Bir kaç saat sonra Erdoğan'ı araması ile işler yoluna girdi. HAMAS, bazı şartlarla planı kabul ettiğini açıkladı. Bunun üzerine Erdoğan, MİT başkanını Katar'a, Dışişleri Bakanını Suudi Arabistan ve BAE'ye gönderdi. Dünya artık öğrendi: Bir işin içinde Türkiye varsa o işte hayır vardır. Evelallah.
İsrail'in 7 Ekim'de başlattığı ve birkaç gün içinde ikinci yılına girecek olan Gazze soykırımı, bütün dünyanın gözü önünde yaşandı. Bu süreçte İsrail, Türkiye'yi denklem dışında tutmaya çalıştı. Çünkü Türkiye; istihbarat, savunma ve diplomasi gücüyle karşısında görmek istemediği bir devletti.
Biden döneminde Ankara-Washington ilişkilerinin gerginliği, savaşın ilk yılında Türkiye'nin sahaya doğrudan inmesini geciktirdi. Ancak Amerika'nın İsrail üzerindeki nüfuzu beklenildiği gibi sonuç vermedi. Bölge ülkelerinin girişimleri de bir türlü neticeye ulaşmadı.
Dönüm noktası, Trump'ın BM'de düzenlediği Gazze zirvesi oldu. Trump, Erdoğan'sız bir çözümün mümkün olmadığını onu yanına oturtarak resmen ilan etti. O kare, "Bu mesele Türkiye'yle çözülecek” mesajıydı.
Ardından açıklanan Gazze Planı dikkatle izlendi. Netanyahu hükümeti, Gazze'yi tamamen işgal edip halkını sürgüne göndermeyi hedeflemişti ama başaramadı. Hamas'ın tünel savunmasına tosladı. Bu savaş askeri literatüre yeni bir ders bıraktı: Savaş sadece gökyüzünde ve toprak üstünde kazanılmaz, yerin altına da hakim olmak gerekir.
Gazze halkı insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir direniş sergiledi. Aç kaldılar, susuz bırakıldılar, bombardıman altında yaşadılar ama teslim olmadılar. İsrail sadece savaş meydanında değil, gıdayı ve suyu keserek de saldırdı, fakat sonuç alamadı.
Trump planı, iki taraf için de tavizler içeriyor. İsrail, Gazze ve Batı Şeria'yı işgal etmeyeceğini taahhüt ederken; Hamas esirleri iade edecek ve kendini feshedecek. Bu, adil bir barış değil belki ama zaman kazanmak Filistin'in lehinedir.
Türkiye bu süreçte İsrail ile ticari ilişkilerini sonlandıran, ambargo uygulayan ve Gazze davasının arkasında duran tek güçlü aktör olarak öne çıktı.
Esir alınan SUMUD aktivistlerinin bugün ülkemize getirilerek kendi memleketlerine buradan gönderilecek olmaları da Türkiye'nin süreçte oynadığı rolü doğru okuma açısından önem arzediyor.
Bu planın devreye girmesi sürecinde ilgili taraflara çok önemli görevler düşüyor.
İsrail'in "sözünde durmayan, yalancı bir devlet” olduğu unutulmamalı. Terör devletinin plana sadık kalması mutlaka sağlanmalı. İsrail'in bundan böyle canı istedikçe başta Gazze olmak üzere islam topraklarına saldırmaması temin edilmeli, bu tür durumlar için siyonist devleti durduracak bir mekanizma mutlaka kurulmalıdır.
Zaman'ın Müslümanlar lehine işlediğinden eminim. Elbette bu katliam, bu soykırım karşılıksız kalmayacak. İsrail bunun bedelimi yok edilerek ödeyecek. Sadece birazcık sabır.
Yazarın Diğer Yazıları