PKK İRAN İLİŞKİSİ

İran politik hedefleri uğruna Türkiye, Irak, Suriye başta olmak üzere birçok ülkelerdeki hem dini temelli hem de etnik temelli terör örgütlerine belirli zamanlarda farklı farklı desteklerde bulunmuştur. İran terör örgütü PKK'yı da kuruluşundan itibaren bazen gizli bazen açıktan desteklemiştir. Türkiye özelinde verilen bu desteklerin birçok gayesi var. Amaçlarından bir tanesi PKK terör örgütünü destekleyerek Türkiye'ye gözdağı vermek… Kendi topraklarında olan Kürtlere şirin gözükmek… Diğer sebep ise Türkiye'nin son yarım asırdır Irak'ta hem ticaretten hem de dış politikada aktif rol alması İran'ın hoşuna gitmemektedir. İran kendisini Irak'ın hamisi gibi görmekte çünkü olaya mezhepsel olarak bakmaktadır. Bundan dolayı Türkiye'ye karşı olan her oluşumda yer almış bir ülkedir… Yakın tarihte ABD Savunma Bakanlığı'nın hazırladığı raporda PKK terör örgütünün Irak ve Suriye'de ki ortaklarından birinin bölgedeki İran destekli milisler olduğu öne sürüldü. İran destekli milislerin, Irak ve Suriye'deki Türk güçlerine yönelik saldırılarını artırdığı vurgulanan raporda milislerin terör örgütü PKK ile koordineli çalıştıkları bilgisi yer aldı. Benzer bir durum İran'ın batısında bulunan terör örgütü PKK/PJAK cirit atmaktadır. İran Devrim Muhafızları göstermelik PKK/PJAK'a operasyon yapmaktadır.. Eğer Türkiye gibi PKK terör örgütü ile İran'da mücadele etseydi bugün yeryüzünde bir PKK'lı terörist bile kalmazdı… İran tarihin her döneminde dış politikasını dini ve kültürel değerler üzerine kurmuştur…Ve anlayış dünyada İran'ı bir çok alanda yalnızlaşmasana neden olmuştur. İran'da bu yalnızlığını bölgesel olarak ortadan kaldırmaya ya da hafifletmeye çalışmaktadır… Önce Irak'a yakınlaştı son çeyrek asırda Suriye ve İran arasındaki yakın işbirliği gözlenen bir durumdur. İki ülke arasındaki ilişkinin önemini kısaca özetlemek gerekirse, Suriye iç savaşı başladığından itibaren İran'ın Suriye'ye yakınlaşması 100 misli arttı… İran'ın hedefi Suriye üzerinde hem mezhepsel bir etki yaratmak hem de Akdeniz'e açılmak oldu… Ve ilişkinin boyutunu yakın tarihimizde İranlı yetkili şahısların sözleri ile pekiştirmemiz mümkündür… İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı Said Calili : "Suriye'de yaşananlar bir iç mesele değil, bölgedeki ve dünyadaki direniş ekseni ile düşmanları arasındaki bir çatışmadır. İran, Suriye'nin temel parçası olduğu direniş ekseninin kırılmasına hiçbir şekilde müsamaha göstermeyecektir.” Yine benzer bir açıklamada İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Hüseyin Talip'ten gelmişti. "Suriye İran'ın 35. Eyaleti ve bizim için stratejik bir eyalettir. Eğer düşman bize saldırıp Suriye veya İran'ı almaya kalkışırsa, öncelik Suriye'yi korumaktan geçer. Çünkü Suriye'yi elimizde tutabilirsek İran'ı savunabiliriz. Bununla beraber eğer Suriye'yi kaybedersek İran'ı elimizde tutamayız. "Bu cümleler aslında İran'ın Suriye'ye genel bakışıdır. Bu iki ülke arasındaki ilişkinin temellerine bakıldığında, mezhepsel faktörlerin etkili oluğu söylenebilir fakat bunun asıl sebebi yine siyasal çıkarlardır. Bu doğrultuda İran, Suriye'de Esad'ın iktidarda kalması için büyük ölçüde doğrudan destek vermiş, lojistik desteğin yanında içinde çok sayıda üst rütbeli komutanında bulunduğu binlerce İran askeri Suriye'de muhaliflere karşı savaşmaktadır. İran'ı böyle bir strateji izlemeye iten birçok politik neden sıralayabiliriz. İran, İsrail'e karşı en büyük kozu olan Hizbullah'ı Suriye aracılığıyla desteklemektedir. Suriye'de yaşanacak bir rejim değişikliği ile İran, Hizbullah ile aradaki bağlantıyı kaybedecek, Lübnan'daki etkinliği azalacak ve yeteri kadar desteklenmeyen Hizbullah İsrail'e karşı etkin mücadele edemeyecektir. Dolayısıyla İran'ın Suriye ve Lübnan'da örgütlediği Şiiler üzerindeki etkisi azalacaktır. İran SSBC'nin dağılmasından itibaren Türkiye'nin Azerbaycan üzerindeki toplumsal, siyasi ve kültürel nüfuzunun ve etkinliğinin farkında olduğu için güçlü bir Azerbaycan'ı istememektedir. Çünkü İran kendisi için bunu bir risk olarak görmektedir. Azerbaycan'ı kendi güvenliği için bir tehdit olarak görüyor. Güçlü bir Azerbaycan Kafkasya'da güçlü bir Türkiye demektir. Onun içindir ki İran, 1992'den beri Ermenistan'ı işgalci olarak tanımlamasına rağmen hep desteklemiştir. Dağlık Karabağ topraklarının Ermenistan'ın elinde kalmasını da hep arzu etmiştir. Dağlık Karabağ Savaşı'nda Ermenistan'ı her alanda desteklemiştir… 44 gün süren savaşın bizim zaferimizle sonuçlanması bir kez daha gösterdi ki TÜRK MİLLETİNİN önünde kimsenin duramayacağını ve tutulamayacağını… Can Azerbaycan hem Ermenistan'a hem İran'a kısaca tüm dünyaya bunu süngüleri ile Şanlı Ordusu ile Kahraman halkı ile göstermiştir…

 

Dr. İmbat MUĞLU


Yazarın Diğer Yazıları