63 Yıllık Gazetecilik İlgim

(1 Haziran 1949 Yılında Yenikonya Gazetesi 5 Kuruştan Satıiıyla Başlayıp, Mürettiplikle Devam Ettiğim) Konya 'da Mevlana Müzesi doğum( Türbe Önü ) bitişiğinde doğdu..Civar Mahallesi Köprü Başı İlkokulu, Karma Orta Okulu Konya Llisesi  bitirdi.1958 yılında girdiği İ.T.Ü İnşaat Fakültesi'nden , 1963 ' te Betonarme Opsiyonu (İhtisasından ) mezun oldu.Konya D.S.İ 4.Bölge Müdürlüğü Proje ve Barajlar Baş Mühendisliği' nden mesleğe başladı.1964-1966' da yaptığı askerlik dönüşü, YSE. 7. Bölge Kontrol Amirliği'nde İçme Suları Şefi ve Müdür Muavini olarak mesleğine devam etti.1969 yılında resmi görevinden istifae ayrılarak Şeref Mühendislik ve Mimarlık Bürosu' nda proje, kontrollük,Şantiye Şefliği sorumluluklarında bina fabrika inşaatlarının yapımında devam etti.Konya Çimento Fabrikası 2. Kısım İnşaatında sözleşmeli kontrol mühendisi ve müşavir olarak vazife aldı.
Proje, kontrollük ve müşavirlik hizmetini yürütürken, 45 sene önce öğrencilik geçimini sağlamak için Konya'nın büyük kaşıklarına hat yazısıyla (sülüs, divani, celi talik, müsemma hat, tura hat, kufi yazıreyhani ve divani vb.) el becerisi kazanma; boş zamanlarını değerlendirme hobisiyle başlayan merakı, son yıllarında tutku halini aldı. Bürosunu sanat evi haline getirdi. Bürosunda yer alan 150 adedin üzerindeki hat levhasından fil dişi üzerine gümüş10 tanesi, Koyunoğlu Müzesi'ne bağışladı. Ayrıca dedesi Hacı Abdurrahman Hoca'ya ait kıymetli bir kürk, dedesine II. Abdülhamit tarafından Islahı Medaris talebelerine verilmek üzere hediye gönderilen antika bir lamba ve bunların yanında aile yadigarı 3 heybeyi de bağışladı.
1967'de evliliğinden 2 evladı ve torunları vardır. Özparlak'ın bir çok makalesi, kitapları ve yayına hazırladığı eserleri bulunmaktadır.
BİR ÖMÜR SÜREN İLGİ
63 yıllık gazetecilik ilişkisinde, doğup büyüdüğüm Türbe Önünde, hep Mevlana Celaleddin-i Rumî ve yakınlarının hayatıyla yaşadı.Basın hayatına başladığım Yeni Konya gazetesinden iletişim yoluyla Mevlana Müzesi, Mevlana Kültür Merkezi,Arslanlı Kışla Caddesi , Türbe Önüne…
Meslekte , DSİ 4. Bölge Müdürlüğü Proje Barajlar ve Proje baş mühendislğinde çalışmalarıma devam ederken günlük iş sırası gazetecilik, kültürel ve soysal hayattan hiçbir zaman  kopmamaya çalıştım. 1956 yılında Konya Lisesinde iken Mustafa Naci Gücüyener ve Adil Gücüyener' Sahip oldukları Yeni Konya  gazetesinde deneme yazılarıma ,kent ve yapı gibi teknik konularda başlayıp, altmışlı yıllarda şehircilik mezularında yazmaya karınca kararınca devam ettim.
Cumhuriyet döneminde Konya' mızın imar faaliyetleriyle dünya kenti ve büyük modern şehir olduğunu gördüm.Yunus Emre'nin şu dörtlüğle başlayarak yazıya devam etmek isterim:
“Düşümde bir şara (şehre) vardım/
Ol şarı yapılır gördüm
Ben dahi bile yapıldım/ Taş o toprak arasında”
Türbe Önünde büyüdüğüm ve Meram'da yaşadığım şehrime bağlılığımız vardı.Eskiler, ' Türbe önünde evi, Meram 'da bağı,attan inmez üstü kirlenmez,Türbe önün den Meram'a,birazda sefaya doğru çek fayton' derlerdi. 'Türbe önünden Meram'a birazda sefaya doğru sür bisiklet' vs. diye yazılarımla devam ettim.
Türbe Önündeki evimden her çıkışımda, Arslanlı Kışla Caddesi kaldırımlarından Sultan Selim Camii şerifi doğu cephesinde rahmetli Mehmet Önder'le karşılaşırdım.Beni müdürü olduğu Mevlana Müzesi'ne götürür,aşağıdaki Hz.Mevlana 'nın (K.S.)levha halinde şiirini ve Hüsn-i Hat Levhasını gösterir gönülden derinlere dalardık.Gençlik yaşlarımda bunlar bende, büyük bir  çoşku bıraktı     
“Taş yeşermez geçmiş olsada  da nevbahar,/
Toprak ol da bak nasıl güller açar,
Taş gibi idin çok gönül kırdın yeter,/
Hz. Mevlana (K.S)
Celi Talik Hatla yazılmış 1 .00x2.00 ebatlarında aşağıdaki hat levhası benim hat sanatıyla uğraşmama vesile oldu ayrıca Türk- İslam sanatlarından teship, minyatür ve ebru ile uğraşım devam etti:
“Lâ İlâhe İllallah Muhammedûr Resullûllah. Hâzâ Kaber-i Hz Mevlânâ Celaleddin Bin Sultan-ül Ulema Bahaettin Veled (K.S.)'nin nesebi Ebu Bekir es-sıddık(R.A.)”
Bu levhayı, Polanyalı bir Mevlana aşığı hediye etmiş.İşte Türbe Önü ve Arslanlı  Kışla Caddesi'nde hattatlara meşk ,ressamlara renkmusikişinaslara ilham veren sölmeyen ilahi aşk ışığı Hz. Mevlana ve dergahından bahsetmeden geçmedim.
Konya, tek renk,tek tip değildi.Meydan dan Kadınlar Pazarı'na giderken yün-yapağı ticareti yapan Lord Teyfik'in oğlu Süleyman,sağ köşede Meyhaneci Mevlüd'ün tütün ,sigara,içki dükkanı yanında Havuzlu Kahve,sarraf şeref Nalçacıgil'in babası Ali efendi'nin bakkal dükkanı, berber Osman Kara, kunduracı Esat Aksekibilgin'in babaısının kunduracı dükkanı,bakırcı Kara İsmail'in şekerci dükkanı bulunuyordu.
Nebi dayı'nın kahvesinde Ramazan geceleri tombala çekilirken,Sultan Selim Camii'nin iki minaresi arasına mahya kurulurdu.Balukçılar oteli'nin yerinde tüccar Hasan Balıkçı'ların vefatından sonra düğün salonu olarak işletilen,altında da bisiklet tamircisi Mecid Akay'ın dükkanı, Yeşil Türbe ekmek fırını ve birkaç dükkan daha vardı.Mecid Akay'dan ,bir saat 25 kuruşa bisiklet kiralardık.
Osmanlı çınarını gövdesi budanmış, kökü kalmıştı.Cumhuriyetimizle birlikte kök filizlendi.Her yönde filizlenen çınar dallarında biri olan Konya'mızın imar faaliyetleriyle Dünya'nın büyük modern kenti olduğunu görmek üzere, 60'lı yıllarda gerek iletişim yoluyla ve gerekse tatbiki olarak Konya imar planının hazırlanmasına öncülük yaptım.Konya'mızın çarpık yapılılaşma sorunları için yazılar yazdım.Üniversitem olan İstanbul Teknik Üniversitesi (Taşkışla Binası Mimarlık Fakültesi salonlarında)Mimar Yavuz Taşçı ve arkadaşlarının birincilik mansiyon çalışmalarını büyük bir çoşku ile Ahmet Hilmi Nalçacı ile birlikte teşhirine vesile oldum.Anadolu'muzun gözbebeği Selçuklu Üniversitesi, kuruluş aşamsında 1945 yılında itibaren çok aşamaları geçirmişti. En son 60'lı yıllarda rahmetli Mustafa Koşan, Hasan Ali Taner,Esat Saydam'ın heyetiyle birlikte müteşebbis heyet başkanlığı yaparak,Üniversitemizin istimlak komisyonunda bulundum..İlk rektör Ali Rıza Çetik'le her gün buluşmamız (Şeref  Eczanesi ve Şeref  Mühendislik Mmarlık büromda) olur ve büyük bir coşku duyardık.
Gazete, vazğeçilmezimizdi. Elli yılın aşkın gazetecilik ilişkimizde, Yeni Konya'dan sonra amcam Kasım Özparlak'ın dayısı, rahmetli Ziya Tanrıkulu'nun çıkarttıkları Anadolu'da hamle ve Ziya Tanrıkulu'nun Türkiye'de Yarı gazetelerinde yazı hayatına devam ettik. Onlardan sonra Yeni Meram ve Merhaba gazetelerinde yazdım.Daha sonra ise şimdiki gazetem ve ilk gazetem olan Yeni Konya'da (Ömrümün son yıllarında) devam ettirmeye karar verdim.
Türbe Önünde doğumumdan sonra ilk hocalarımdan; annem, babam ve yakın akrabalarımdı. Daha sonra okul arkadaşlarım  öğretmenlerim, çalıştığım yukarıda isimlerini yazdığım gazete çalışanları ve bana destek veren arkadaşlarım olmuştur. Aynı zamanda kendi nefsimde kendi nefsimin hocasıdır.Bu hocalarımdan ve gazete arkadaşlarımdan edindiğim bilgilerle, kendimi devamlı suretle, iç dünyamdaki beyin laboratuarında ve gönlümde tahlil ederek hayatım boyunca buradan çıkacak sonuca göre harekelettim.
“Gaye ile Paye” arasında sallanan ömrün en önemli yönü; bütün yazı yazdığım gazetelerde ,başlı yönetim kurulu başkanları ve yöneticileri olmak üzere gazete çalışanları ve arkadaşlarımla iyi ilişkilerdi.Onlara, sağlık,mutluluk ve yaşama  sevinci için huzur dolu günler dileyerek,kalemin gücü siyah Nur'un hikmetiyle (Kalemin Siyah Mürekkebi)ve kainatın dili olan dualarımla yenilik ve ilerlemelerle dolu yıllar diliyorum.
Ayrıca ruhu olan bizim cografyamızın geçmişe mereak uyandırıcıdır.Bide şehirlerden biri olan şehrimiz Konya 'nın fotoğrafları II.Abdülhamit Han tarafında çektirilmişti.19.
Yüzyıl Son Osmanlı dönemi Konya Yıldız Albümünü, Yıldız Sarayı, Yıldız Şale Köşkü ve Nadir eserler müzesi'nden telif hakkıyla satın aldım. Hayatım boyu, doğup büyüdüğüm Türbe Önünde hep Mevlana Celaleddin-i Rumi ve yakınlarının (Bahaeddin Veled, Mümine Hatun, Alaeddin Muhammed, Gevher Hatun,Kira Hatun,Bahaeddin Sultan Veled,Alaeddin,Muhammed Çelebi,EmirAlim Çelebi,Melike Hatun,UluArif Çelebi,Seyyid Burhaneddin,Şems-i Tebrizi,ve Kimya Hatun Selahattin Zerkubi, Çelebi Hüsameddin'in )ruhaniyetiyle ruh potansiyelimi yükselterek ve basın gazetecilik hayatımda iletişim yoluyla her an Mevlana Celaleddin Rumi ve ailesiyle beraber oldum.
1949 yılında ilkokuldayken,5 kuruştan Yeni Konya gazetesi sattım.Öğrenci, harçlığı, gazete satışından çıkacaktı.Gazetecilikte ilk ilişkimiz böylece başlamıştı.Gazete satıcılığından 1956 yılında Yeni Konya ' da gazetecilik ve mürettiplik yapmaya başladım.Gazete, sadece haber vermiyor, sosyal hayatın canlı yaşandığı,toplum merakının giderildiği merkez rolünü de oynuyordu.İlşikte resmini sunduğum,1960 yılı 27 Mayıs İhtilali'nin olduğu gün Yeni Konya Kırmızı Kütüphane,halkın,”ne oluyor ,ne oluyor?”deyip önünde toplandığı yerdir. Yeni Konya basımevi de oradaydı.Üniversite, il haytımdan sonraki yıllar ,artık gazetelerle ilgimiz, yazılarımızı, seyahat notlarını duygu ve düşüncelerimizi paylaştığımız zeminlerde düzeyinde oldu.Özellikle, eşimin vefatından sonraki yıllar, yazılar,sanat dalları, yalnızlığımızın giderici ortağı idi.Onun için gazete ve dergiler,hayatımızda hep önemli bir yere sahip oldu.Yeni Konya gazetemizin 63. yılını kutlar,daha nice nice yıllara…Ayrıca 100'ün üzerinde tablo hibe ettiğim ANMEG (Adadolu Medya Gurub)ve ANMEG vakfına hayırlara vesile olması dileklerimle.Kendimi de vakfettim.Dua niyazıyla…


Yazarın Diğer Yazıları