ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

Her lonca kendi içindeki çalışma düzeninde, üretim, satış ya da hizmet bakımından bağlantılı olduğu loncalarla olan iktisadi ilişkilerinde ve bulunduğu kent ya da kasabadaki esnaf ve zenaatkar topluluğuyla sürdürdüğü ilişkilerde genel hukuk kuralları yanında geleneklere ve nizamnamelere uymak zorundaydı. Tarihten gelen gelenekleri ve kendilerince oluşturdukları nizamnameler bakımından loncalar özerk birer topluluk sayılabilir. Ancak devlet askeri ihtiyacı karşılamaya yönelik dallarda ya da olağanüstü durumlarda bu özelliği ortadan kaldırmaya kadar varan müdahalelerde bulunabiliyordu. Ayrıca narh sistemiyle de bu özerklik devlet eliyle sınırlanmıştı. Loncaların çalışma ve yetki alanı Osmanlı Devleti'nin temel yönetsel birimi olan "kaza" ile sınırlıydı. Ancak İstanbul gibi geniş esnaf ve zenaatkar topluluklarının faaliyet gösterdiği yerlerde bu sınır daha daraltılmış, semtlerle sınırlanmıştı. Osmanlı döneminde loncaların önemli bir özelliği aşırı derecede ihtisaslaşmasıdır. Örneğin en eski ve köklü geleneklere sahip olan, Anadolu'da Ahiliğin kurucusu Ahi Evran'ın da bu meslekten olması dolayısıyla esnaf ve zenaatkarlar arasında itibarlı bir yeri bulunan dericilik, ham maddeden mamul madde haline gelinceye kadar ki aşamaları bakımından celepler, sığır kasapları, koyun kasapları, ham deriyi işleyen debbağlar ve bundan mamul madde yapan saraçlar, kavaflar, deri boyacıları, deri tulumcular, eyerciler, yularcılar, kolancılar, kamçıcılar, meşinci ve sahtiyancılar, ciltçiler gibi birçok ayrı lonca biçiminde örgütlenmişti. Ancak bu türden bir örgütlenme ancak büyük miktarda üretim yapılan yerlere özgüydü. Bir loncanın kurulması ve yaşayabilmesi için o işkolunda belirli bir sayıda işyeri ve usta olması gerekliydi. Eğer bir kent ya da kasabanın o alandaki gereksinimini bir ya da birkaç işyeri karşılayabiliyorsa, bunlar kendi işkollarına en yakın yerdeki loncaya katılırdı. Bunlara "mülhak", bazı yerlerde de "yamak" denirdi. 

Yazarın Diğer Yazıları