SANAT ve SANATTA İLAHÎ GÜZELLİK

Hüsn-i Hatta sadelik, tezhipte ise bir ihtişam göze çarpıyor. Ama bu kompozisyon zıtlıktan öte ruh ve beden gibi birbirini tamamlayan bir bütün olarak ortaya çıkıyor.

 Vücut boş bir çerçeve ruh sıyrıldı cisimden...

 Seyrediyor kendini çerçevesiz resimden!

 Şan şöhret dinlemiyor ÖLÜM  denilen mutlak.

 Ruhum huzura erdi vazgeçince isimden.

 

 Ruh bir candır, tende bir kafes

 Menzil eşiğinde artık son nefes

 Geldiğim yerden tanıdık bir ses

 Gel diye, gel diye çağırır beni...

Hüsn-i Hat sanatının inceliği, sadeliğinde gizlidir. Çok ince ve hassas detayları vardır. Tezhiple ise bakar bakmaz ortaya çıkan, kendini belli eden alımlı bir gösteriş vardır. Birbirini tamamlar. Bir insanın üzerindeki elbiseyi tezhibe, insanı ise bir hatta benzetebiliriz.

Sanatın kökeni çok eskiler gider. Çünkü insanlar fıtrat itibarıyla işlerini güzel yapma, süsleme, gösterme gayreti vardır. İnsanoğlu her zaman bulunduğu ortamda, kullandığı eşyalarda, tezyinata önem vermiştir. Camilerin nakışları, mimari eserlerdeki süslemeler, taş ve toprak oymalar, halı-kilim desenleri, kılık- kıyafetlerdeki kumaş süslemeleri, bunların hepsi bu duygu ve düşüncenin mahsulüdür.

Sanat kişinin Allah'a teslimiyeti oranında güzelleşiyor. "SABIR” daha ön planda geliyor. Bu özellik göz  önünde bulundurulduğunda ruh dünyasına önemli ölçüde katkıları vardır. Bu arada Mevlana'nın şu sözlerini hatırladım. (maddeye ehemniyet vermeyen büyük insan)

"Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Dünyada servet sahibi olmak rüyada define bulmağa benzer.

Dünya malı nesilden nesile aktarılarak dünyada kalır.

Ölüm meleği, gafilin canını almak suretiyle onu uykudan uyandırır. O kimse 

gerçekte sahip olmadığı bir mal için dünyada çektiği sıkıntılara hayret eder. Bin pişman olur. Lakin iş işten geçmiştir” 

Mevlana...

Hat, tezhip , minyatür, ebru gibi klasik sanat dallarının hepsi icra edilirken sabır isteyen çalışmalardır. Çünkü titiz hassas ve disiplinli bir çalışma olmadan yani emek olmadan güzellik olmaz. Bir hattat tam orijinalini yakalayabilmek için aynı harfi tekrar tekrar meşk etmek mecburiyetindedir. Müthiş bir sabır ister. Herkesden aynı sabır beklenemez. Zaten işin içinde sabır varsa yapılan iş nadirattan olur. O yüzden el emeği göz nuru dediğimiz şey değerlidir. Hamurunda sabır vardır. Eğer tersi olsaydı herkes sanatkar olurdu. Allah birine bir sanatı nasip edecekse o sabır ve yeteneği de o kulundan esirgemiyor. Sanata yönelik duygularımızda sanatımızın gelişmesi için çok önemli. Uğraştığımız sanat dalını çok sevmemiz gerekir ki sabredebilelim. İcra ettiğimiz sanatı özümseyip hayat dolusu hale getirmemiz lazım. Hayatımızın kopmaz bir parçası olmalı ki ondan yüksek verim elde edelim. Güzel düşüncelerle yapılan sanat insan ruhunun yüceltilmesi, eğitilmesi yönünden önemli bir vazifeyi yerine getiriyor. Adı üstünde güzel sanatlar. Güzel şeyler çıkarmak için gayret sarf ediyoruz. Zaman harcıyoruz.


Yazarın Diğer Yazıları