SANAT ve SANATTA İLAHÎ GÜZELLİK

Ancak sanatkârın ananevî usullere bağlı kalarak kendi sanat gücüyle meydana getirdiği eserler milli, dini ve asildir. Aksi halde içtimaî dalgalanmalarla beraber, fertlerin estetik anlayışına ve kültür seviyesine göre soysuz, fâni sanat eserleri meydana gelir ki, bunlardan müstakbel nesiller hiçbir mana bulamazlar. Öyle bir sanat eseri yaratmalıdır ki yaşayan ve gelecek nesiller onda ruhlarını yoğuracak, şekillendirecek aşk, iman ve ideal bulmalıdırlar. Böyle ölümsüz eserler ise sanatkârın kendini aşıp, kendi milli ve dini değerlerinden beslenmesi ile mümkündür.

Sanatı ALLAH için, beşeriyyetin tekamülü için kullanmasını bilen Dede Efendi, Itrî, Mimar Siman, Şeyh Gaib, Şeyh Hamdullah, Râkım gibi büyük sanatkârların bu anlayışla büyük eserler verdikleri, asırlardır kütleleri dini vecd içinde Allah'a yaklaştırdıkları muhakkaktır. Bugün bestelenmiş gibi hala coşkunlukla söylenen TEKBİR SALÂT, Allah'ı arayan ruhun ilahi güzellik karşısında duyduğu hayranlığın ifadesinden başka ne olabilir. Bugün olduğu gibi yarın da İsrafil Sûru gibi ruhlara hayat ve sükun verecektir. 


Yazarın Diğer Yazıları