SİLLE TARİH VE KÜLTÜRÜ

Mübadele sonrası Sille, sosyo-ekonomik olarak da zarar görmüştür. Sille'de tarıma elverişli toprak yeterli olmadığından, üzüm bağcılığının yanında gelir kaynağı; halıcılık, boyacılık, çömlekçilik ve ticarettir. Gidenlerin ardından yerleştirilen, kırsal kesimlerden gelen halk yörenin koşullarına ayak uydurmakta zorlanmış ve birçoğu ekonomik sebeplerden dolayı büyük şehirlere göç etmiştir. Bu göçler sonrası Sille, kültürel hazineleriyle birlikte; yalnızlığa terk edilmiş, güzelim yapıları boynunu bükmüş ve birer harabe olmaya yüz tutmuş, tarihi mirasları yok olmanın eşiğine gelmiştir. Bereket versin, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca, Sille'nin bu özellikleri göz önüne alınmış ve 19.06.1995 tarih ve 2292 sayılı kararı ile eski antik yerleşmenin Aghai Eleni Kilisesi, manastır ve mezarlıklarının bulunduğu güney yamaçlar birinci derece arkeolojik sit alanı olarak, esas yerleşim alanı ise kentsel sit alanı olarak tescil edilmiştir. SİLLE'DE KORUMA VE YAŞATMA ÇALIŞMALARI Frigyalılar'dan günümüze uzanan, bir kültür hazinesi olan Sille, 1989 yılında Selçuklu ilçesine 2 mahalle olarak bağlanmıştır. Yine 1989 yılında yukarıda belirttiğimiz üzere, belli bölgeleri birinci derecede arkeolojik sit alanı olarak belirleyen kurul, sit alanlarında, koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar uygulanacak, "Geçiş dönemi yapılanma şartları”nı belirlemiştir. Bu süre zarfında Sille ile ilgili akademik çalışmalar yapılmış, paneller düzenlenmiş ve Hasan Özdener'in Sille adlı kitabı yayınlanmıştır. Bütün bunlar olurken, Sille'nin geleceğini yakından ilgilendiren bir kararla, Selçuklu Belediyesi tarafından, Selçuk Üniversitesi'ne koruma amaçlı imar planı yaptırılmıştır. 2001 yılına geldiğimizde, Belediye Meclisi ve Koruma Kurulu'nca plan onaylanmış ve böylelikle bu tarihi coğrafya rahatlamış, çalışmalara gerekli yön verilmiştir. 2004 Yılı: İlk olarak eski okul binası restore edilerek, 2004 yılında Sille Kültür Evi olarak hizmete açılmıştır. 2005 Yılı: Selçuklu Belediyesi bu kez, kanal ıslah çalışmalarını başlatmış, bu kapsamda Sille Deresi'nin duvarları onarılmış ve üzerine aslına uygun taş ve ahşap köprüler yapılmıştır. 2006 Yılı: Hacı Ali Ağa Hamamı restore edilmiştir. Yine aynı yıl, Sille'nin girişinde bulunan bir tarihi ev restore edilmiştir. Yine 2006 yılında, birinci derece arkeolojik sit alanı olan, Erken Çağ Hıristiyanlık Dönemi'ne ait Banaya mağara kilisesinde, kazı çalışmaları başlatılmıştır. Koruma Amaçlı İmar Planı notlarından öğrendiğimize göre, Selçuklu Belediye'si tarafından, Sille'de 40 adet evin cepheleri iyileştirmesi yapılmıştır. 2007 Yılı: Karataş Camii, restore edilip açılmıştır. Bu yıl içerisinde Selçuklu Belediyesi, Anadolu'nun en büyük hanlarından biri olan ve virane halde bulunan, Konya merkeze 30 km uzaklıktaki Zazadin Hanı restore etmiş ve bu nadide eseri şehre kazandırmıştır. 2008 Yılı: yenileme çalışmaları aralıksız sürmüştür. Bu yılda Geç Osmanlı Dönemi'ne ait Mezarkaya Camii restore edilerek, kullanıma açılmıştır. 1. Etap Koruma Amaçlı İmar Planına göre, taş kaplama işi yapılmıştır. Yine bu kapsamda arkeolojik sit alanında bulunan mağaraların aydınlatılması yapılmıştır. 2009 Yılı: Sille'nin en ünlü kilisesi olan ve 327 yılında Bizans Kralı Constantine'nin annesi tarafından yaptırılan Aya Elenia Kilise'si restorasyonuna başlanmıştır. Sokakların taş kaplaması işine 2. Etap olarak devam edilmiştir. 2010 Yılı: Mormi Camii ve Orta Camii'nin yenileme işi yapılmıştır. KİLİSE MAĞARALARI Sille'nin alametifarikası diyebileceğimiz, dağların eteklerine oyulmuş bu mağaralar, Erken Dönem Hıristiyanlarına mesken ve mabetlik yapmıştır, Kapadokya ve Ihlara Vadisi'ndeki kiliselere benzerlik gösteren bu yapılar da tavan, taban ve duvar süslemelerine rastlanmaktadır. Bu yapılarda herhangi bir mimari kaygı güdülmemiş ve yalnızca ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yapılmıştır. Aziz Pavlus'un Barbana ile Konya'yı ziyareti ve Hıristiyanlığı yayma çabaları sonucunda Yahudilerden baskı görmüşler ve bir rivayete göre Sille'ye uğradıkları ve bu bölgedeki mağaralarda gizlendikleri anlatılır. M.S II. ve III. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılmasıyla birlikte bu bölge, inzivaya çekilip ibadet etmek isteyen keşiş ve rahipler tarafından kullanılmıştır. Ayrıca savaş dönemlerinde gizlenmek maksatlı tercih edilmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları