TARİHİ HİCAZ TRENİNDEYDİK

Kayrevan Ulu Camii veya Sidi Ukbe Camii adıyla meşhur olan ve İslam sanatının en seçkin örneklerinden olan bu abidevi eser dünyanın en eski minaresine sahiptir. Kara gövdeli bu minare, Emeviler döneminde Afrika'da inşa edilen en eski mimari tarzı gösteren, İran ve Mısaır'daki örneklerinden daha zarif ve dört köşeli Suriye minareleri üslubunu taş yerine tuğla kullanılması istisna edilirse, Kuzey Afrika'daki en önemli yapıdır. Kayrevan Ulu Caminin mihrabı da İslam dünyasında erken dönemde görülemeye başlayan yarım daire şeklindeki ilk örneklerdendir. Kayrevan, başkent olmak üzere ve şehirn en parlak zamanı olan Ağlebiler döneminden (800 – 900) itibaren, mevcut durumunu muhafaza eden Kayrevan Camine Osmanlılar döneminde bir güneş saati eklenmiş ve avludan harime geçit veren kapılar ile maksure yenilenmiştir. Avlunun ortasında 2.20 mt. yükseklikte ve 110 mt. genişlikte bir bloğun üzerinde yer alan 80 * 57 cm. ölçülerindeki mermer levhadan oluşan ve beş basamaklı bir merdivenden çıkılan güneş saati Ahmed 6. Kasım Es – Susi tarafından 1843 de yapılmıştır. Sanat tarihi bakımından büyük önem taşıyan Kayrevan Ulu Caminin minberi gibi Kuzey Afrika'da Osmanlı öncesi minberler tamamen ahşaptır. Osmanlı döneminde bu gelenek kısmen devam etmekle birlikte minberler artık kârgir olarak yapılmaya başlamıştır.

 

Arap yazısı ilk olarak Kayrevan'da gelişerek Endülüs'e geçtiği için Kayrevaî adını almıştır ve harflerinde sertlik hakim olan bu Mağrib yazısına, Kuzey Afrika'da bulunan bütün eserlerin kitabelerinde ve kuşak yazılarında rastlanır. 

 

Tunus Osmanlı döneminde büyük bir faaliyetine sahne oldu. 17. yüzyıldan itibaren yaptırılan camiler Hanefi mezhebine göre tedrisat yapan medreseler, zaviyeler, çeşme ve sebiller ile şehrin batı yakasında, Türkleri ileri gelenlerinin yaptığı evler ve konaklar çevresinde oluşan Türk mahalleleri Tunus'u bir Türk şehri haline getirdi. Osmanlı Beyi Hammude Paşa tarafından yaptırılan surlar, mimari bütünlüğü sağlayan unsurlar arasında, uygun yerlerine yerleştirilen kışla burç ve anıtsal kapılar bulunuyordu. Zeytune Cami sokağında yer alan Çakmakçılar Kışlası, Halku'l-Vad mevkiinde bulunan Kerrake Kalesi ve hallen hapsane olarak kullanılan Rapta Burcu günümüzde ayakta olan askeri mimari örneklerindendir. Tunus-Zagvan karayolunun solundaki tepe üzerinde ve kuzeyden güneye doğru hafifçe alçalan eğimli bir arazi üzerinde yer alan Ali Reis Burcu şehrin tamamını kucaklayan bir görünüm arz etmesi bakımından önemlidir.

 

Tunus'un batısında surlarla tahkim edilmiş sarayların bulunduğu Kasba adı verilen idare merkezi yer alır. Zeytune Camii'nin avlusunu kuzey batı köşesinde 9 mt. genişliğinde ve 44 mt. yüksekliğinde olan geçmişi Zeytune Camii'den daha önceye giden ünlü kare minaresi tamir ettirilerek, mevcut şerefesi korkuluklarla güvenli hale getirilmiştir. Kahverengi taşlarla kaplanan gövdenin ortasındaki dilimli kemerler ile şerefe ve petek bölümündeki mermer bezemeleri ile bir şaheser olan müze günümüzdeki görünümünü almıştır. Hammude Paşa Camii planı, iki renkli taştan atnalı kemerler sütun başlıkları ve renkli mermer kaplamalı ile Endülüs-Mağrib sanatının etkilerini taşımakla birlikte, sokaktan yüksekte tutulan revaklı avlu içindeki türbesi, sekizgen minaresi, mermer minberi, alçı ve mermer süslemeleri ile Türklerin Tunus'ta Camii minaresine getirdiği yenilikleri yansıtan önemli bir örnektir.

 

Hammude Paşa zamanında vezir olan Yusuf Sahib Tab'a tarafından yaptırılan ve 1223'de (1813) tamamlanan külliyenin bir parçası olan caminin bir planı da, bir köşesinde sekizgen minareyi yaptıran kişinin türbesi bulunan ve harimi U şeklinde saran formuyla Osmanlı döneminde ortaya çıkan anlayışı yansıtması bakımından önemlidir.


Yazarın Diğer Yazıları