Haziran’da satışlar patladı
Vehn Hastalığından Kurtulmak
GÖKLERDE BİR DESTAN: KONYA’DA ANADOLU KARTALI-2025
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
KAHİREDEN SEMERKANDA İLİM KÖPRÜSÜNDE BİR GÜZEL İNSAN İBN HACER el-ASKALANÎ
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
ZEHİRLİ MANTAR: LEMAN DERGİSİ
Omurgasız şımarıklar
KANAYAN YARAMIZ KERBELA VE AŞÛRE GÜNÜ
Dolar uluslararası ödemeler sisteminde güvenilmez bir para birimi haline gelmiştir
UNUT
Postmodern Dönemin Müslümanlara Sunduğu Fırsatlar
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Daha önce salgın haritası çıkarılmış, Türkiye; Mavi, Turuncu, Sarı ve Kırmızı diye dört renge ayrılmıştı. O günden bu güne değişen bir şey yok aksine Türkiye'de kırmızı renkler daha çok arttı.
Gerçekten atalarımızın sözleri hayat iksiri niteliğindedir; "kendi düşen ağlamaz”, "Kim ne yapar kendine yapar” bu iki söz bile bize bir şeyler söylemesi, bizi uyandırması açısından önemli. İyi de uyanmak için içimizde uyanma isteği olması lazım değil mi? Şuurlu olmamız, empati yapmamız gerekmiyor mu? Uyanmamayı, yatarak hayat geçirmeyi, nemelazımcı olmayı, bana ne, beni ne ilgilendirir, batan batsın, yanan yansın… tavırları ne kadar insanlıktan uzak kalındığının göstergeleridir.
Pandemi, tabii ki insanlarımızı yordu, üzdü, ölümlere sebep oldu ve oluyor. Böyle oldu diye kuralları hiçe saymak, masa sandalye yakmak, "böyle giderse hükümet bizden oy alamaz” demek, öfke kat sayısını artırmak, önüne geleni kapmak arkasına geleni tepmek, toplumda huzuru, sevgiyi saygıyı rafa kaldırmak… bunlar virüsü ortadan kaldırıyor mu? Veya böyle aymazlıklar yapınca virüs nedeniyle ölümler olmuyor mu?
Allah aşkına her olumsuzluğu neden siyaset malzemesi yapar insanlar anlamakta zorlanıyorum. Virüsten bir an önce kurtulmak istemiyor muyuz? Neredeyse bir yılı aşkındır yan yana gelemiyor, muhabbet edemiyor, sohbet ortamında bulunamıyor, camilerimizde saflarımızı sıklaştıramıyor, maskesiz gezemiyoruz.
Yakınıyoruz, şikayet ediyoruz, sinir kat sayımızın zirve yaptığını söylüyoruz. Tamam da, bu virüsü ortaya atan hükümet mi? "evlere kapanın” derken, "insanlarımız bile bile ölsün” kastı mı var? Ne kadar sosyalliği azaltırsak, virüsten o derece kurtulma şansımız artar deniyor. gece gündüz durmadan dinlenmeden çalışıyor yetkililer ve sağlıkçılarımız. Virüsle mücadelede ne kadar çok sağlık çalışanımız öldü biliyor musunuz? Aylarca, haftalarca evlerine gidemeyen, çoluk çocuğunu göremeyen, annesine, babasına sarılamayan fedakâr insanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır, haklarını ödeyemeyiz.
Sathi düşünmeden, meselenin özünü anlayarak, aklımızı başımıza alarak olaylara at gözlüğüyle değil, geniş bir perspektiften bakarak çözüm getirmek en doğru olandır.
Hekimlerimiz!
Yemini var ezelden, yaşatmak için,
Hayata değer katar, hekimlerimiz,
Koşar gider tezelden, yeşertmek için,
Kalbi "can” diye atar, hekimlerimiz!
Gecesi gündüzü yok, bora ayazda,
Şifasını dağıtır, kışta ve yazda,
Dualar alıyorlar, eller niyazda,
İnsan elinden tutar, hekimlerimiz!
Neler çektiklerini, gel de ona sor,
Cana canlar katmayı, bil de ona sor,
Kaybolan vefaları, bul da ona sor,
Hep gönüllerde yatar, hekimlerimiz!
Bilinmez her marazı, bildiklerinde,
Gönlü bin parça olur, öldüklerinde,
Şifasına kavuşmuş, bulduklarında,
Elem kederi satar, hekimlerimiz!
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!
LEMAN DERGİSİNE
AH SAMİMİYET!
HICRETİ ANLAYABİLMEK
ATEŞ KES MUAMMASI!
BU KAVGA NEREYE KADAR?
40 YIL, 40 DAVA
BU SAVAŞ, SADECE İRAN VE İSRAİL SAVAŞI MI?
YAŞLANIYOR MUYUZ? YOKSA ZAMAN MI BİTİYOR?
KENDİMİZ OLALIM!