DÜNYA İMTİHAN YERİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
SANDWİCH -EKMEK ARASI
Ağaların Arasında Bir Maraba
HAYATA KAZIM ÖZTÜRK’ÜN RUBAİLERİ MERCEĞİNDEN BAKMAK
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
KIBRIS NEREYE KOŞUYOR?
Dünya arayışta... Demokrasi artık en iyi yönetim şekli değil
Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Değişen Gerçeklik Algoritması
Münafıklık kötü müdür?
KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderilmiş bulunuyoruz. İnsanın yaratılıp dünyaya gönderilmesinin ana gayesi kulluk yapması içindir. Bu dünya hayatında imtihanda olduğumuzu her zaman hatırlamalı, İbadet ve taâtımızı yaparak her zaman kulluk görevimizin farkında olmalıyız.
Âyet-i Kerimelerde: "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Sûresi âyet:56) "O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.” buyrulmuştur. Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktası ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s) hadis-i şeriflerinde: "Akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan, aciz kimse ise, nefsinin arzularına tâbî olan kimsedir.” (Tirmîzi, Kıyâmet 26; İbn Mâce, Zühd 31.)
Müslümanın her zaman muhasebe şuurunda hareket ederek hayatını yaşaması, ölümden sonrasına yatırım yapması gerektiğini Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) açıkça ifade buyurmuşlardır. "İnsanoğluna beş şeyden hesap sorulmadıkça kıyamet günü hiçbir tarafa hareket etmeyecektir; Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından öğrendiği bilgilerle yaşayıp yaşamadığından.” (Tirmîzi, Kıyâmet 1) buyurmuşlardır.
Her birimiz, her an Nefs Muhasebemizi yapmalıyız. Ölmeden önce ölebilmeli, hayatın bir İmtihan olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. İslam'a uygun yaşantıyı; unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, korunmamız için Allah (c.c.)'a çok duâ etmeliyiz. Nefis Muhasebesini her zaman yapmalı, nefsâni istek ve arzulara boyun eğmemeliyiz. Hz. Ömer (r.a.)'in her akşam: "Bugün Allah (c.c.) Rızası için ne yaptın?” diyerek kendisini hesaba çektiği gibi biz de kendimizi hesaba çekmeli, günahlarımızdan dolayı çok tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Allah (c.c.)'ın ve Resulü Rol Model Önderimizin emirlerini yerine getirmeli, yasaklamış oldukları haramlardan da kaçınmalıyız.
İnsanın yaratılış gayesi kulluktur. Her an, İmtihanda Olduğumuzun Şuur'unda olarak hayatımızı ahlâklı, dürüst olarak, İslâm'a uygun yaşamalıyız. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, fakirlik, hastalık; bunların hepsi birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlardan birisine yakalanmaktan kurtulamaz. Eninde sonunda, erken veya geç herkes ölecektir. İnanan akıllı kişi, başına gelen olumsuzluklara sabrederek, sahip olduğu imkânlara, nimetlere de şükrederek bu dünya hayatını en güzel şekilde değerlendirmelidir.
İnsan için iki temel düşman vardır. Bunlardan ilki içimizdeki nefs, ikincisi ise şeytandır. Salihlere, Muhlislere, Muhsinlere, nefsi emarenin, şeytanın asla zarar veremeyeceği bildirilen İslami hakikatlerdendir. Müslüman; Nefsi emmare, Nefsi Levvame, Nefsi Mülhime aşamalarında kalamaz. Bu aşamalar Müslümanın en büyük düşmanlarından birincisidir. Müslüman en azından nefsi mutmaine derecesinde olmalı, Nefsi Razıyye, kulun Allah'tan, Nefsi Razıyye, Allah'ında kuldan razı olduğu mertebelere erişmek için çalışmalı ve nihayetinde Nefsi Kâmile dercesine erişmeye gayret etmelidir. Kâmil olgun bir Mü'min olarak hayatını yaşayan kişi, dünyaya gönderiliş gayesinin gereği olan imtihanını kazanmış olur.
Bu dünya hayatına imtihan edilmek için gönderildiğimize göre, hayatımızın her döneminde, İmanlı olarak yaşayıp, ibadetleri yapıp haramlardan kaçınarak helaller dairesinde ahlaklı, dürüst kişilik sahibi Mü'minler olmamız, Rabbimizin bizler için emrettiği hususların ana merkezini oluşturmaktadır.
İmtihanda olduğumuzun Şuur'unda olarak; ölmeden önce ölebilmeli, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek yanlışlardan uzak durmalıyız. Kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz ve bütün insanlık için faydalı olmak için çalışıp, İslâm'a uygun bir hayat yaşayıp dünya imtihanını kazanıp âhirette cennetlere girip mutluluğu ebedi olarak yaşayacak Mü'minlerden olmamız duâsı ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
ROL MODEL PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.S.)’İN AHLÂK’I KUR’AN İDİ
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
SİYONİST İSRAİL’İN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR
DOĞU İLE BATIYI, MADDE İLE MANAYI, MODERNLE GELENEĞİ, AKILLA VAHYİ, DÜNYA İLE ÂHİRETİ BİRLEŞTİREN YENİ NESİLLER YETİŞTİRMELİYİZ
İNSANLAR, AHİRETTE DÜNYADA YAPTIKLARININ KARŞILIĞINI BULACAKTIR
AİLE; GÖZ AYDINLIĞI VE CENNET VESİLESİDİR
NUMUNE-İ İMTİSAL PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.AS.)’İN DOĞUMU
İNSAN İÇİN ANCAK ÇALIŞTIĞININ KARŞILIĞI VARDIR
ZALİMİN GÜCÜNE BAKILMAKSIZIN KARŞI KONULMALIDIR