İNSANLIĞI KAYBETMEYELİM!
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Lütuf ve İmtihan Vesilesi İrade
Cevat Hoca Yine Yaptı Yapacağını
İlk Kelimemiz Son Sözümüzdür Türkçe
Kripto varlık yasası dijital tosuncukların hareket alanını daraltı
TRUMP-ŞARA GÖRÜŞMESİ VE DELİ SORULAR.
Mülakat sistemi değişiyor mu?
İLÂH, RAB, İBADET VE DİN KAVRAMLARI
Mücadelesizlik ve Umursamazlık Varsa
Konyaspor’da Değişen Yok
DÜNYAYI YÖNETEN KÜRESEL ÇETELER
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
SANDWİCH -EKMEK ARASI
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Son günlerde her platformda paylaşılan bir fotoğraf var...
Bir yanda 28 Şubat dönemi başörtülü kadınlar resmedilmiş bir yanda İslâmî camianın modacı kadınları...
Fotoğrafın altına da Aliya İzzetbegoviç'in;
''Davalar, acılar içinde doğar, refah içinde ölür.''
Sözünü koymuşlar.
Karşıdan bakınca, fotoğraf da, cümle de tam yerine oturmuş diyorsunuz. Öyle oturmuş ki ayakta kimse kalmamış.
O cümleyi Aliya'ya söyleten neydi?
Tabii ki çektiği acılardı.
Bosna, tarihin en büyük trajedilerinden birini yaşarken, Müslümanların içinde bulunduğu gafletin bir tezahürü olarak nitelendirilmişti o savaş.
Savaş esnasında İslam'a sarılmaktan başka yol bilmeyenler savaş bittikten sonra maalesef eski gaflet zamanlarına dönmüştü.
Son yıllarda üç kez gittiğim Balkanlar'da bunu gözlemlemiş birkaç makale de yazmıştım konuyla alakalı.
Evet, günümüze bakıldığında Aliya'nın o müthiş tespiti, o fotoğraftaki gerçek hepimizi derinden yaralıyor.
Bu fotoğrafı gözümüzün önüne getirdiğimizde ''dava şuuru'' olan hepimiz Müslüman kadınların ne denli refah içinde yaşadığını düşünüyor. Oysa eskiden öyle miydi? diyor, eski günlerdeki çekilen acıları hatırlayıp iç geçiriyoruz.
Peki, şunu da düşünüyor muyuz?
Refah içinde yaşayan sadece o kadınlar mı?
Rengarenk kıyafetlerle boy gösteren, zengin sofralarda ''sol elde çatal, sağ elde'' bıçak, birkaç lokma alıp kalanını çöpe döken sadece o kadınlar mı?
O fotoğrafa dikkatimizi çekmeye çalışanlar veya dikkati çekilip de hayıflananlar nasıl bir hayat yaşıyorlar acaba?
Özellikle İslâmî kesimden geçmişte acı çeken ya da çektiğini iddia edenler?
Altında son model arabasıyla en lüks evlerde oturanlar da o fotoğrafa göndermede bulunuyor, yaz tatilinde lüks otellerde keyif çatanlar da, evinin önünde iki araba bulunan da, çocuğunu özel okula gönderen de, markete girince sepeti sonuna kadar dolduran da, fakir birinin bir yıllık ev kirası mukabilindeki telefonla o fotoğrafa göndermede bulunuyor.
Alıcı da buluyorlar ha...
Diyanet'in belirlediği miktarın üstünde zekât, sadaka vermemiş insanlar başkasının yaşadığı lüks hayata çıldırıp vicdanını sızlatmadan yan gelip yatıyor...
Müslümanları batırırsa bu bolluk batıracak mealindeki yazısını okuduğum bir köşe yazarının dar kapsamlı bir istişare toplantısından tevafuk eseri gördüğüm bir fotoğraf karesi vardı...
Masanın üstünde tek bir şey vardı o da 'yok'! Kuş sütü eksikti yani masada.
O okuduğum yazıyı düşündüm o masayı düşündüm...
Dedim ki sonra,
Davalar, acılar içinde doğar, refah içinde ölür ölmesine de, refah içinde olduğu halde kendisinin değil de başkasının refahına dikkat çekenler yüzünden de kahr-u perişan oluruz...
''Ne yapıyorsun, ne söylüyorsun?''
Mülakat sistemi değişiyor mu?
Modern ihtiyar heyetleri: Sosyal medya ve ilişki danışmanları
Münafıklık kötü müdür?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
İletişim stratejisi
Ülkenin bağımsızlığını idrak edemeyenler
Hem şeftali hem motor üretmek (Teknofest günlüğü)
Zehirli gelecek gelmesin
Haklıymış gibi tartışmaya çekenler