AKLIMA TAKILAN DELİ SORULAR
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
Sancımız GAZZE…
Görmemek için kör olmak lazım
DOHA SALDIRISI İSLAM ÂLEMİ’NİN 11 EYLÜL’ÜDÜR.
Zehirli gelecek gelmesin
AİLE; GÖZ AYDINLIĞI VE CENNET VESİLESİDİR
Piyasalarda öngörülebilir fiyat kavramını allak bullak ettiler
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
VİCDAN
Yeterli ve Dengeli Bir Eğitimle İki Kanatlı Çocuklar!
Kendine Yenilen Konyaspor
Güçlü Aile, Güçlü Toplum. Aileyi yaşat ki toplum yaşasın.
Milli Takım Konya’yı, Konya Milli Takımı sever
HAYATIN ANLAMINI KAVRAYAN İKİ ŞAHSİYET KUSS B. SAİDA VE EBU’L-BEKA ER-RUNDÎ
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Hatırlayın 13 Eylül 2001 yılında yani 28 Şubat sürecinde Yeni Şafak Gazetesine baskın yapılmış dönemin İstanbul Organize Suçlar Müdürü A. Serdar Saçan gözaltına alınan gazetecilere işkence etmiş ve emri verenin de Başbakan Mesut Yılmaz olduğunu itiraf etmişti.
Bu yaşanan olay muhafazakar basına bir gözdağı idi. Ayrıca bu tür baskınlarla yetinmeyip muhafazakar basına uygulanan akrediteler de yıldırma politikasının örneklerindendi.
Merkez medya denilen, hatta kendilerini amiral gemisi olarak lanse eden laik, ulusalcı, özgürlük yanlısı(!) basından tek kişi çıkıp da, yahu efendiler ne oluyor? Demedi.
Demeyi bir kenara bırakın, baskın yapılmadan önce kamuoyunu yönlendirecek algı operasyonlarına imza atıyorlardı manşetlerinde.
Sonra ne mi oldu?
Keser döndü, sap döndü, gün geldi hesap döndü.
Ak Parti iktidara geldi. Hükümet kurulduğu günden itibaren bu haysiyet yoksunu, adamlıktan uzak, aşağılık yaratıklar feveran etmeye başladılar.
Tayyip kendi medyasını kuruyor!
Bize göz açtırmayacaklar!
Ekmeğimizden olacağız!
Ne oldu peki, dedikleri vuku buldu mu?
Tam aksine! Kanırttıkça kanırttılar kalemlerini. Ellerinden gelse, kalemi kağıda değil, muhafazakarların sırtına saplayacak kadar kin gütmeye başladılar.
Öyle ileri gittiler ki, dönemin başbakanını hayvana benzettiler. Adına fikir özgürlüğü dediler. Yetmedi ağıza alınmayacak küfürler savurdular.
Çakal sürüsü gibi, hem yerde kıvranan ceylanı parçalıyor hem de sağa sola, basın özgür değil, bizi susturuyorlar diye çemkiriyorlardı.
Sahipleri, git az ötede havla deyince, suçu Tayyip’e atıyorlardı.
Tayyip basın toplantısında soru soran bir gazeteciyi azarlasa kıyamet kopuyordu.
Gezi olaylarında devletimizi yüzlerce milyar dolar zarar uğratanlara uluorta destek verip, beyler bi dakka sakin olun, diyen herkesi yandaşlıkla suçluyorlardı.
Tabii o çakal sürüsüne 17 Aralık’tan sonra başkaları da katıldı.
Kuzu postuna bürünen çakalların gerçek yüzü ortaya çıktı. Küfür tek millettir, düsturu bir kez daha teyit edildi.
Daha düne kadar kanlı bıçaklı olduğu herkese kucak açan bu yeni yetme çakallar, okyanus ötesinden emirler alarak hükümete savaş açtı.
Başbakan gazetecilerinden birini azarlayınca kıyameti koparan bu çakallar daha iki gün önce TÜYAP kitap fuarında kendisine soru yönelten Yeni Akit Gazetesi muhabirine tokat attı.
Hükümeti baskıcılıkla suçlayan ve her yoldan geçen arabanın peşinden havlayarak giden bu çakal sürüsü tek kelime laf etmedi.
Çünkü onların sahipleri, onlara tek bir koşulda kemik atıyordu:
Hükümete, muhafazakarlara yani, İsrail, ABD, İngiliz düşmanı kim varsa, yalnızca onlara havlayacaksınız!
Ne diyordu Üstad?
Bülbüllere emir var: lisan öğren vakvaktan
Bahset tarih balığın tırmandığı kavaktan…
Zehirli gelecek gelmesin
Haklıymış gibi tartışmaya çekenler
Görgüsüzlüğün göstergeleri
Laik hutbe verelim
Bağırarak suç bastırmak
Muhaliflerin sevdiği rakip siyasetçi
Yanlış tercih heba eder yılları
Teröre gerçekte kimler karşı?
Lider dediğin hakaret eder!
Ülkeyi soyanlar rahatsız