DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
İnsanlar kendi ideolojilerinin peşinden giderler.
Kimileri, kendi ideolojilerini, siyasi görüşlerini, fikirlerini ölümüne savunurken kimisi de sadece taraf tutmakla yetinir.
Bilinir, ülkemizde siyasi parti tarafında olmak futbol takımı taraftarı olmak gibidir, maalesef.
Yensek de, yenilsek de!
Tamam, seçim kaybetti diye ideolojisinden, fikrinden vazgeçmek saçmadır, eyvallah.
Lakin insanımız yenilen, kaybeden partiye neden yenildiğini, niye kaybettiğini sormalıdır.
Kazanan partiye de, yanlış yaparsan soluğum ensende demesini bilmelidir.
Değil mi ki, siyaset halkın huzuru için yapılıyor?
İnsanımızdaki garabet, takım tutar gibi parti tutmakla kalmıyor, aynı zamanda kısır bir döngüyle etrafındakileri kırıp geçiriyor ama gülmekten değil…
Biz daha iyisini yapacağız, ahan da projemiz! Diyen bir muhalif olmadığı gibi, yaptıklarıyla ortaya çıkan değil de karşı tarafa laf yetiştirmeye çalışan iktidar yanlıları var…
Değişim istiyoruz! Diyenlerin neyi değiştireceği, nasıl değiştireceği bir muamma iken çıkıp meydana avaz avaz bağırıyorlar.
Nasıl bir projeyle, hangi kalifiye elemanla, neredeki düzensizliği bertaraf edeceksin? Sorusu hep havada kalıyor.
Soru sorarak, sorulara cevap alarak tartışma becerimiz maalesef sıfır.
Sorulan sorulara cevap alamayınca, cevap veremeyenin hakarete başvurması da işin boyutunu tamamen değiştiriyor.
Birleştirici dil kullanalım diyenlerin, ayrıştırıcı dil kullanma konusunda eline kimse su dökemiyor.
Siyaset yapacağım derken kutsallara saldırı da işin başka bir boyutu.
Kutsalları insanlar üzerinden değerlendirmek ve kutsallara hakaret etmek neredeyse bir görev kimilerine göre.
Barış sözcüğünü dilinden düşürmeyenler yüzünden bu ülkede kaç insanımız hunharca şehit edildi?
Mağdur edebiyatı yapanlar yüzünden ülkemiz Amerika tarafından işgal edilmeyecek miydi?
Pensilvanya'dan aldığı emirlerle darbe yapmaya çalışanlar,
Onca seçim kaybetmesine rağmen koltuğa yapışanlar,
Eline mikrofonu alınca ağzından hakaretten başka cümle çıkaramayanların "tek adam” eleştirisini duymak gerçekten ülkemiz için ciddi bir sorun…
Sokaktaki kalabalık gibiyiz. Herkes konuşuyor, kimse kimseyi anlamıyor, dinlemiyor da zaten. Ama el ayak çekilince herkes kendi evine gidiyor…
Fikirleri yumurta tokuşturur gibi tokuşturalım ama elimize yüzümüze bulaştırmadan pişirip yiyelim o yumurtayı…
Ülkemizin sağduyulu insanlara ihtiyacı var, ayrıştıran tiplere değil.
Sağduyulu olmayı da suya sabuna dokunmama anlamında anlayan olmaz umarım.
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Dilli şeytan
Eski Türkiye güzeldi be!
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Sokağa ne zaman çıkılır?
Zihinlerde çizilen haritalar
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı