Tarım Kredi ve TORKU güçbirliği yaptı, kazanan millet
Kaybettiğimiz Beyinler ve Eğitimden Koparılan Yabancı Gençler
40 YIL, 40 DAVA
EĞİTİME YAPILAN MADDİ VE MANEVİ DESTEKLERİN ÖNEMİ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
İSTERSEN SULHU SALAH, HAZIR OL CENGE!
Devleti zayıf göstermenin bedeli
Türkiye’nin gıda güvenliği Konya’ya bağlı
KAYGAN ZEMİN
“Anadolu Mayası” Sütü Yoğurda Dönüştürmüştür.
VİCDAN YELKEN AÇTI
TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Bize bir şehri düşlemek düşer, şehrin ışıkları düşer gözlerimizden, gözlerimiz yorgun düştüğü zaman.
Bir yanımızda gökdelenler yükselirken, yükseltmek isterken gökdelenleri, bir yanımız bir varoş semtinin saflığını, samimiyetini düşler.
Gözümüzü toprak doyursundur aslında, toprağa çıplak ayakla basma fikri ertelenirken. Harcayarak bitiremediğimiz heveslerimiz kalır şehrin aydınlık sandığımız karanlık ışıkları altında.
Nicedir itiraf edemediğimiz tatminsizliğimiz düşer zengin kimselerin aç kalkılan sofralarına.
Gururumuzdan, matah gibi görünen yaşantımızdan ödün vermeyip de, bize acıyanlara üst perdeden bakmak düşer.
Elimizdeki kalemin, dilimizdeki kelimelerin, boşa geçen ömrümüzün hatırlatılmaması için kabuğumuza çekilip uzaklaşmak düşer.
Bir yağmur düşer gökten, hani el açmışız ya, semaya el açtığımızı unutmak düşer.
İçimizde ne kadar iyi haslet varsa ortaya çıkarmak, yeşertmek içindir düşen her yağmur damlası, bize onları nadasa bırakmak düşer.
Bir yetimin başını okşarken, içimize hardal tanesinden daha büyük, dağlar kadar kibir düşer.
Yüksek makamlarda gözü olanlara, gözün çıksın diyerek, alttan alta, altımıza koltuk çekme derdi düşer.
Etrafımızdaki tüm insanları uzaklaştırıp kendimizden, anlaşılamadığımıza, farklılığımıza, sıra dışılığımıza methiyeler dizmek düşer.
Parayla saadetin olmayacağını cümle âleme ilan edip, payımıza maldan mülkten başka bir şey düşünmeme yanılgısı düşer.
Birilerini yaftalarken, arkasından olumsuz sözler sarf ederken, kendimizin ne kadar da iyi olduğunu düşünmek düşer.
-----
Düşer ellerimize ruhumuzun kirleri, yüzümüze çarpacak kimselerden uzak durur, yüzlerine çarparız ne kadar kirimiz varsa, bencilliğimiz, ikiyüzlülüğümüz varsa!
Cenneti garantilemiş, her kalbe girmiş, riyakârlık binasını yıkmış, gururumuzu ayaklar altına almış, başımızı yastığa koyunca huzur içinde derin bir uykuya dalmış kimseleriz biz artık.
İçimizdeki vicdanı, sızlamaması için dondurup, tüm aynaları Don Kişot gibi parçalamış, etrafımıza çelikten bir zırh inşa etmiş kaygısızlarız biz.
Yanılgılarımız, çelişkilerimiz, sığlığımız, maskelerimiz, önyargılarımız kurtarma yeleği gibi bizi alabora olmaktan kurtarır belki fırtınalı dalgalarla savaşırken lakin ayağımıza bağladığımız gurur, riyakârlık, samimiyetsizlik, ikiyüzlülük, tahammülsüzlük gibi hasletler de çeker, içinde meymenetsiz ve suratsızların cirit attığı okyanusun dibine!
Bize ışıklarını söndürdüğümüz bir şehri aydınlatmak düşer de, üşeniriz ışıkları yakmaya, kalkmak cesaret işi!
Devleti zayıf göstermenin bedeli
Aile Yılı ayrılık yılı olmasın
Muhalefet iktidara gelebilir mi?
Başkasından bekleme kolaycılığı
Milletle ters düşenler
Mağduriyetiniz kabul edilmemiştir!
Düşmanıyla yoldaş olanlar
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Dilli şeytan
Eski Türkiye güzeldi be!