DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
İnsanoğlu doyunca sofradan kalkar ama sofrayı kurana da teşekkür eder.
Sofra kurulumunda emeği geçene minnet duyar.
Sofranın sahibi de isterse o minneti kötüye kullanır isterse sadece ikram etmekle yetinir işine bakar.
Sofrayı kuranların amacı insanlar doyduktan, sofra kaldırıldıktan sonra belli olur.
Sofrada bulunan insanların her birinden herhangi bir şeyler istenir;
"Yediğin lokmanın hakkını ver.” denirse, sofrayı kuranın niyeti belli olmuş olur.
Sofrayı kuran kişi sadece ikram amaçlı sofra kurmuşsa, yol arkadaşlarının karnını doyurmaksa gâye, bu sefer sofradakilerin tavrına bakılır.
Hani son zamanlarda meşhur bir söz dolaşıyor ortalıkta:
"Aynı sofrada yemek yedik, karnı doyan düşman oldu!”
Karnı doyanın düşman olması yenilir yutulur bir şey değil.
Bunun adına kimisi vefasızlık der, kimisi hainlik der, kimisi başka kötü şeyler söyler.
İçine atılacak bir mevzu değil yani bu olay…
Karnı doyanın düşman olması ne demektir? Bir insan yediği kaba ve kabın sahibine nasıl düşmanlık besleyebilir?
Karakterini, tıynetini beğenmediğin bir insanın sofrasında ne işin vardı, demezler mi insana?
Madem beğenmiyordun, madem sırtından hançerleyecektin, ne diye oturdun o sofraya?
Hatta kendinle yetinmedin, yakınlarını da oturttun, yakınların da yediler, semirdiler…
Sonra? Sonrası vahim…
Düşman oldun işte.
Anadolu bu tür konularla ilgili nice sözlerle dolu…
Yediği ekmeğe kan doğrayanlar iflah olmazlar, sofrasına oturduğun insanın sırtına hançer saplayanların geleceği olmaz, onlar asla deva bulmazlar.
Bu dünyada matematiksel olarak gülerler belki ama öbür taraf çok çetin geçer.
Orada hâkimin kendisi şahittir.
Sen beni kandırabilirsin, uğradığın haksızlığın mantıksal açıklamasını yapabilirsin ama mesele sen değilsin ki kardeşim.
Mesele, vatandır. Mesele bir dünya mefkûresidir.
Mesele yarınlarımızdır.
Anadolu insanı delikanlı olur, eli kanlı değil!
Anadolu insanın, Anadolu irfanının hoş görmediği, cevaz vermediği hiçbir planın devamlılığı olmaz.
Hele ki birlikte sofraya oturduğun, seni sofranın başköşesine oturtan insana olan ihanetin seni hem bu dünyada hem ahirette belhümadal yapar…
Peygamber Efendimizin bu konudaki fikri oldukça nettir:
"O kimsedir ki, dünyevi bir maksatla devlet reisine biat ve itaat eder, devlet reisi ona istediğini verirse sadık kalır, istediğini vermezse buğzeder, ahdini ifa etmez.”
Sofrada tıkınırken akla gelmeyen ilkeler, sofradan kalktıktan sonra dile geliyorsa, en büyük ilkesizlik odur aslında…
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Dilli şeytan
Eski Türkiye güzeldi be!
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Sokağa ne zaman çıkılır?
Zihinlerde çizilen haritalar
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı