DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Bir yakınımın çocuğu zorlu bir sınava girecekti.
Sınav tarihinden babasının haberi yoktu. Bir akşam babasına, yarın sabah ben sınava gideceğim, sabah beni otogara bırakır mısın? dedi.
Babasının eli ayağına dolaştı, nasıl yani, sen o zorlu sınava gireceksin hem de bir gün sonra ve benim bundan haberim yok, önceden söyleseydin de eşi dostu arasak yol yordam öğrenseydik ya? diye çıkıştı çocuğuna…
Oğlan da bu "yol yordam öğrenme” olayını torpil anladı ve babasına dönüp;
"Hak edersem kazanayım baba, hak etmediğim bir yere girmek istemem.”dedi.
Bunu duyan babanın gözleri yaşardı. Ve dönüp oğluna;
Beni yanlış anladın oğlum, bilmediğin şehirde sınava gireceksin, torpil değildi kast ettiğim, dedi ve Allah'a şükretti, oğluyla da gurur duydu.
Aslında önce kendisiyle gurur duymalıydı öyle bir evlat yetiştirdiği için.
Sonrası okuyucular için mühim değildir belki ama biz yine de belirtelim, o genç girdiği o zorlu sınavı başarıyla geçti ve şu an çok önemli bir konumda çalışmaya başladı, Allah'ın inayeti ve bileğinin hakkıyla.
Ölene dek alnı ak, vicdanı rahat olacak birilerini araya koymadan ekmeğini kazandığı için ve çocuklarına helal lokma yedirmiş olacak…
Gençliği eleştiriyoruz, gençliğin gittiği yerden şikâyetçiyiz, okullar değerli nesil yetiştiremiyor falan diyoruz da…
Bu genci de bizim okullarımız yetiştirmedi mi?
Milli Eğitim Bakanlığından da, devletin yetkili organlarından da, üniversitelerden de "değerli nesil” yetiştirmesini, müfredatlarını o yönde hazırlamalarını tabii ki isteyeceğiz.
Ama şunu da belirtelim ki…
Bu iyileştirmenin yanında özellikle okullar ve sivil toplum kuruluşları ebeveynlerin de kendilerini yetiştirmelerine katkıda bulunmalı.
Okullarda veli toplantısı yaparak değil tabii.
Sosyal medyayı kullanan velilere oralardan, televizyon izleyen velilere televizyonlardan, okumayı sevmeyen velilere kısa videolarla ve konferans, seminer gibi etkinliklerle yüz yüze ortamlarda velilere ulaşmak zorundayız.
Okullara gönderilecek -değerli nesil yetiştirme konusunda alanında uzman kişilerle- velileri bilinçlendirmek, onlara dokunmak zorundayız.
Tabi kişisel gelişimcilerle değil, kitap satmak isteyenlerle değil ve yalan yanlış arabesk hikâyelerle insanların duygularını sömüren fenomenlerle değil.
Bir akademisyen kendi platformunda çocukların geleceği ile ilgili endişeli bir bilgi paylaşıyor, o hocaya ulaşmak için binlerce veli başvuruyor.
Bu ne demektir?
Velilerimiz çocuklarına nasıl sahip çıkacaklarını bilmiyorlar, bunu da saklamıyorlar, çocuklarını nasıl terbiye edeceklerini de bilmiyorlar ve bu açlıklarını gidermek için her yola başvuruyorlar. Hafazanallah niteliksiz sözüm ona hocayım diye geçinenlere de bel bağlayabilirler, denize düşen yılana sarılır neticede.
Aile bakanlığı ve Milli Eğitim bakanlığı bu konuya eğilmeli ve ana baba eğitimini mutlaka gündemlerine almalılar.
"Şimdiki gençlik şımarık ve doyumsuz canım.” cümlesi kimseye faydası olmayan aksine gençliği yanımızdan kaçıran çok kötü bir cümledir.
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Dilli şeytan
Eski Türkiye güzeldi be!
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Sokağa ne zaman çıkılır?
Zihinlerde çizilen haritalar
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı