Aile’nin Önemi Ve Boşanmalardaki Artışlar-1

Dinimiz İslam, ailenin kurulmasını sağlayan, nikâhı, evlenmeyi emretmekte ve vazgeçilmez özellikte önemli olduğunu bizlere haber vermektedir. Hakikaten evlilik ile oluşan aile, çok kutsaldır. Aile: karı koca ve çocuklardan meydana gelen ve çok güçlü bağlar üzerine kurulan küçük bir sosyal topluluktur. Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Aileleri sağlam olan toplumların yıkılmaları mümkün değildir. Tarihi kayıtlardan da öğreniyoruz ki, aileleri sağlam toplumlar uzun yıllar varlıklarını sürdürmüşler, aileleri çöken toplumlarda yok olup gitmişlerdir.
İslâm’ın temel  amacı, sağlam bir toplum kurmak olduğu için, aileye çok önem vermiştir. Aile, toplumun temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplum da sağlam olur. Aile, evlilik  ile kurulur.


Allah (c.c.) nikahı (evliliği) emretmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de nikahlanmış, evlenmiştir. Kendine evlenmeyi yasaklamak isteyen sahabelere de asla izin vermemiştir.
Âyet-i Kerimelerde: “Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Rûm Sûresi âyet:21)
 “Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa Sûresi âyet:128)  
Evlilikte uyum ve geçim karşılıklı fedakârlıkla olur. Ancak insanlarda kıskançlık ve bencillik meyli tabiî olduğundan herkes fedakârlığı karşı taraftan bekler. Sulh ve anlaşma iki tarafın bazı istek ve haklarından vazgeçmesi ve fedakârlık etmesi ile gerçekleşir; bu ise, geçimsizliğin sürüp gitmesinden veya ayrılmaktan daha hayırlıdır.


Hadis–i Şerifte: “Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hâli vakti yerinde olan evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar” buyurulmuştur.
Gerçekten günümüz toplumundaki aile kurumu, çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bir takım feminist yaklaşımlar, kadın hakları adı altında kadın düşmanlığı yapmaktadırlar. Bazı kuruluşların aileyi yıpratma amaçlı yürüttüğü, dış destekli faaliyetlerdir. Hâlbuki kadın haklarını savunduklarını iddia eden bu akımların en büyük amacı, kadın erkek eşitliği adı altında aile kurumunu aşındırmak, ailede güçlü olan sorumluluk, yardımlaşma- dayanışmayı ortadan kaldırıp aile bağlarını koparmak, kadına sınırsız ve sorumsuz bir statü tanıyarak aile mefhumunu ortadan kaldırma düşüncesi yatmaktadır.
Günümüzde bazı insanlar da Allah’ın kendilerine helâl kıldığı nikâhı terk ederek, gayr-i  meşrû ilişkilere yönelmektedirler. Bu yüzden toplumumuzda zina, fuhuş ve sapık ilişkiler alabildiğine yayılmış bulunmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan gençliğimizi bu tür sapık ilişkilere karşı uyarmak gerekmektedir. Zira fuhşun ve ahlâksızlığın yaygınlaşmasıyla aile bağı koparılırsa toplumun düzeni de bozulur. İslam’ın nasıl bir aile kurulmasını istediğini ve aileye verdiği önemi ana kaynaklarımızdan doğru öğrenirsek asla yanlışlara meyletmeyiz. Zinanın kesinlikle suç kapsamına alınması gerekir. Aksi halde aile yapısının zedelenmesi, bozulması kaçınılmaz olur.


Aile toplumun en küçük sosyal birimi olduğundan toplumlar da,  ailelerden meydana gelmektedir. Toplumun mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olması ile mümkündür. Aile, insanları, Kainatı ,zerreden kürreye her şeyi yaratan Allah (c.c.)’ın koyduğu kurallara göre kurulursa, hem sağlam ve hem de  mutluluk kaynağı olur.
İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir.


Evlilik, kişinin kendisini ve eşini harama düşmekten korur, insan neslini son bulmaktan, yok olmaktan kurtarır. Doğumla, neslin devamını sağlar. Zira toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması, nesebin muhafazası, neslin bekası ve fertler arasında yardımlaşma ruhunun geliştirilmesi evlilikle mümkün olur.     Hz. Peygamber (s.a.s.) : “Kadın dört şey için nikâh edilir. Malı, soyu-sopu, güzelliği ve dindarlığı için. Siz dindar olanı tercih ediniz ki, elleriniz, avuçlarınız topraklansın,(bereketlensin) hayır görsün.” buyurmuştur.


İslam, evlenip yuva kuracağımız eşi seçerken bazı hususlara dikkat etmemizi istemektedir. Zira eş, ailenin direğidir. “Yuvayı gerçek anlamda sağlam temeller üzerinde kuran kadındır.  Yuvayı yapacak, çocukları eğitecek, yetiştirecek hayat arkadaşını seçerken güzelliğinden, soyundan ve malından çok dindarlığına ve güzel ahlâk sahibi olmasına dikkat edilmelidir. Evlilikte denklik önemli bir özelliktir.Hem maddi ve hem de Manevi konularda denklik esas alınmalıdır.Tahsili,bilgi birikimi ve ahlaki özellikleri birbirine yakın olanların evlenmesi halinde,kurulacak olan ailenin sağlam olacağı aşikardır.Dünyevi  kaygılarla daha çok hareket edenler,ekonomik özgürlüklerine de sahip olunca öncelikle boşanmayı düşünmeye başlamaktadırlar ki,bu durum çok tehlikelidir.Mümkün olduğu kadar her yönüyle birbirine benzeyen,aynı durumdakilerin evlenmelerinin çok önemli olduğu gerçeği, hatırımızda tutmamız gereken bir husustur. • devam edecek...


Yazarın Diğer Yazıları