Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (S.A.S)

Malumunuz Peygamberimizin Hz.Muhammed(s.a.s.) 20 Nisan(12 Rebiul Evvel) 571 yılında Mekke de dünyaya gelmiştir. Dünya ya teşriflerinden bu güne kadar 1441 sene geçmiştir. Bu sene-i devriyesinde her zaman olduğu gibi O’nu yeniden anmanın hazzını ve şerefini yaşamaktayız. 14–20 Nisan tarihleri arasında Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri yoğun olarak devam etmektedir.Bu etkinliklerde ve özel gayretlerimiz ile öğrendiğimiz güzellikleri hayatımızın her döneminde, davranışlarımızla göstermeliyiz.Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin örnek ahlâkını ve hayatını öğrenerek hayatımızı O’nun gösterdiği doğrultuda yaşamalıyız.
Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.)’in Miladi doğum günü olan 20 Nisan tarihi esas alınarak Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri yapılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede birçok il ve ilçelerde Resmi Kurumlar, Sivil toplum örgütleri Kutlu Doğum Haftası içerisinde Panel, Konferanslar v.b. etkinlikler düzenlemektedirler.
Hz.Muhammed(s.a.s.) Efendimizin doğumu Dünya Müslümanları tarafından hem 20 Nisan da, hemde, Kameri Takvime göre Rebi'ül Evvel ayının 12. gecesinde, Mevlid Kandili olarak sürekli kutlanmış ve kıyamete kadar da kutlanmaya devam edecektir.
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
Medyundur o mâsûma bütün bir beşeriyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.
 Mehmet Akif Ersoy
Yüce   dinimiz İslam'ın inanç, ibadet ve ahlak prensipleri konusunda halkımızı doğru bilgilendirmeyi, manevi ve ahlaki değerlere bağlılığı arttırmayı amaçlayan Diyanet İşleri Başkanlığı, Kutlu Doğum haftası kutlamalarında; bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi gaye edinerek; Hz. Peygamber  (s.a.s.)'i bütün yönleriyle daha iyi tanımayı, tanıtmayı, anlayıp, anlatmayı, insanlığın huzur ve mutluluğu için yaptığı çağrıyı güncelleştirilerek hayatımıza yansıtmayı, güzel ahlakını davranışlarımızın merkezinde ve rehberi yapmayı, toplumda Peygamber sevgisini yaymayı, birlik, beraberlik, kardeşlik, sevgi, saygı ve yardımlaşma duygusunu güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu vesile ile toplumu din konusunda aydınlatmayı, İslam'ın mesajını,Merhamet Peygamber'imizi merkeze alarak, yediden yetmişe toplumun her kesimine bilimsel ve anlaşılabilir bir üslup ile ulaştırmayı hedef olarak belirlemiştir.
Peygamberimiz Hz Muhammed(s.a.s.)’in örnek hayatını tam ve doğru olarak öğrenip, O’na uygun bir hayat yaşamalıyız. Kendimiz okuduğumuz gibi evlatlarımıza, yakınlarımıza Peygamberimiz(s.a.s.)’in hayatı ile ilgili en az bir eseri okutmalıyız. 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibarende seçmeli ders olarak konulan Efendimizin hayatının öğretileceği Siyer dersini evlatlarımız için seçerek en iyi şekilde öğrenmelerini sağlamalıyız. Öğrendiğimiz bilgilerimize uygun olarak da hayatımızı yaşamalıyız.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) bir günlüğüne de olsa evimize misafir gelse, çok sevinip, mutlu olmakla beraber, sıkıntıya gireceğimizde aşikârdır. İbadet ve taâtimiz ile, her günkü yaklaşımımız içinde, aynen diğer günlerde yaptığımız alışkanlıkları devam ettirebilir miyiz? Elbette ettiremeyiz. Sonucunda çok sıkıntı çekip, utanacağımız durumlar kendini gösterecektir diye düşünüyorum.
Âlemlere nur, huzur ve sürur getiren o yüce önderimiz, Hz. Muhammed (s.a.s.) ile beraber olduğumuz anda saatlerce TV karşısında diziden diziye geçip izleyebilir miyiz? Konuşmalarımızdaki gıybet, dedikodu v.b. yanlışları aynen yapabilir miyiz? İbadetlerimizi bu birliktelik anında terk edebilir miyiz? Kısacası hayatımızda var olduğunu bildiğimiz yanlışlara yüzümüz kızarmadan devam edebilir miyiz? Yapılan yanlışlardan bahsedebilir miyiz? Müslümanların, faiz, içki, kumar v.b. haramların içine düştüğünü söyleyebilir miyiz?
Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Bize düşen, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) her birimizin evine sanki her gün misafir gelmiş gibi davranıp, yaşayışımıza, söz, eylem ve davranışımıza her an, her zaman dikkat etmek olmalıdır.
Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.) Efendimiz, sözüyle, özüyle bizlere en güzel örnek olmuş büyük bir şahsiyettir. Çocukluk döneminde bile dürüstlük, güvenilirlik ve olması gereken tüm olumlu vasıflara sahip olmuştur. Müşrikler tarafından bile “Muhammed-ül Emin” olarak anılmıştır. Dost, düşman herkes O’nun bu güzel özelliklerle dopdolu olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.
Bizlerde hayatımızın her döneminde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’i örnek almalıyız. O’na tabii olmalıyız.
Kuran ve Sünnete uygun hayat yaşamalıyız. Kısacası; Allah ve Resulünün emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmalıyız. Kuran’ı Kerimi en iyi anlayan ve yorumlayan kişi muhakkak ki Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) dir. O kendi nefsinden, heva ve hevesinden konuşmaz, vahiyle konuşurdu. Vahiy olmadığı hususlarda şahsi görüşlerini ifade eder, yapılan istişarelerde sahabelerin ileri sürdüğü görüşlerin de kabul gördüğü ve uygulandığı, hendek savaşında olduğu gibi Selmani Farisinin önerisi kabul edilmiştir.Ben Peygamberim ben ne dersem o olur dememiştir.Bu gerçekleri de çok iyi bilmeliyiz.
Mahşer günü mahcup olmamak için, imtihanda olduğumuz dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu güne kadar ki yaptığımız hataları ve yanlışları kesinlikle zaman kaybetmeden terk etmeliyiz. Nefsimizle yapacağımız hesaplaşma sonucu büyük bir pişmanlıkla ve nasuh bir tövbe ile kulluk görevimizi bundan sonra en iyi bir şekilde yapabiliriz. İmtihanda olduğumuzu unutmamalıyız. Ölüm gelmeden, Allah (c.c.) rızasını kazanmalı, Hz. Muhammed (s.a.s.) in hayatını kendimize rehber edinmeliyiz.
Bu şuûr ve idrak içerisinde hayatımızın geri kalan kısmını değerlendirirsek gerçek manada kazananlardan oluruz. Çünkü, dünya hayatı ahiretin tarlasıdır. Dünya hayatında ne ekersek, ahirette onu bulacağız. Bu dünya hayatında iyiliklerle dolu bir hayat yaşayanların gerçek alemde cezaya çarptırılmaları mümkün değildir. Onlar gerçek anlamda nimetlere kavuşacaklardır. Yanlış hayat yaşayanlar da yaptıkları yanlışların bedelini ceza olarak göreceklerdir. Mahşerde, hesap günü mahcup olmak istemiyorsak, hayatımızı Kuran ve Sünnete uygun yaşamalıyız. Ailemizi ve evlatlarımızı her türlü kötülüklerden uzak tutmalıyız. Nesillerimizden Allah (c.c.)’a ibadet ve itaât edecek nesillerin gelmesi için duada bulunmalıyız. Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.)’ e gerçek Ümmet olduğumuzu, O’nun Sünnetine sarılarak göstermeliyiz ki, bir günlüğüne de olsa misafirimiz olarak geldiğinde mahcup olmayalım, gerçek âlemde kurtuluşa erenlerden olalım.
Bu İman meş’alesi,hiç sönmeden yanacak,
Ümmetin, Seni her an, mahşere dek anacak,
Gönül tortularımız, nur’unla paklanacak,
Andımıza şâhid ol, Ya Hazreti Muhammed
(Sallallâhü Aleyhi Ve Selem) Cengiz NUMANOĞLU
Sözler Peygamberimiz (s.a.s.)’ i anmaktan ve övmekten acizdir. Biz Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.s.)’den bahsederek O’nu övmüş olmuyoruz. O zaten Allah (c.c.) tarafından övülmüştür. Sözlerimize O’nun ismini katarak Allah (c.c.)’ın Rızasına ulaşmak istiyoruz. Her birimizin bu güzelliğe erişmesi, duası ve niyazı ile sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları