Bağımsızlık Mücadelesi-1

Malumunuz 12 Mart 1921 tarihinde  “İstiklal Marşı” Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. İstiklâl Marşımızın kabulünün 92. yıl dönümünü bir gün önce kutladık. İstiklâl Marşımız, günümüzde diri ve canlı tutmamız gereken en vazgeçilmezlerimizdendir.
İstiklal mücadelesinin en yoğun dönemlerinde, milletimizin hislerini, duygu ve düşüncelerini tam anlamıyla aktaracak bir “İstiklal Marşı” nın yazılması istenmiştir. Maarif Vekili Hamdullah Suphi tarafından bir müsabaka açılmıştır. Açılan bu müsabakada birinciliği elde edecek kişiye 500 (beş yüz) lira nakdi mükâfat verileceği bildirilmiştir.


Açılan bu müsabakaya beş yüzden fazla şair katılmıştır. Ancak yazılan marşlar, milletimizin hissiyat ve özelliklerini tam anlamı ile yansıtmadığı düşünülmüştür. Yazılacak milli marşımızın ödüllü olmasından dolayı, Mehmet Akif Ersoy müsabakaya katılmamıştır. Zamanın maarif vekili Hamdullah Suphi, böyle bir marşın en mükemmel bir şekilde Safahat’ın şairi Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılabileceğine inandığı için 05 Şubat 1921 tarihinde bir mektup yazmışlardır.
“Pek aziz ve muhterem Efendim, İstiklal Marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamanızın sebebinin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zati üstada nelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asıl endişenizin icabettiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin vasıtalarından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim”
Bu mektubun yazılmasından çok kısa bir süre sonra, Mehmet Akif Ersoy tarafından “İstiklal Marşı” yazılmıştır. Yazılan bu marş maarif vekili Hamdullah Suphi ve arkadaşları tarafından çok beğenilmiştir. Komisyon tarafından seçilen toplam yedi marş, kabul edilmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmiştir. Yedi marşın içinden seçim yapılırken İstiklal Marşı’nın okunması sonrasında, milletvekillerinin çok şiddetli ve heyecanlı tezahürlerine vesile olmuş, salon alkış sesleriyle dolmuştur. 12 Mart 1921 tarihinde Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı “İstiklal Marşı” T.B.M. Meclisinde kabul edilmiştir. Bu kabulden sonra “İstiklal Marşı” tekrar Hamdullah Suphi tarafından okunmuş ve ayakta dinlenmiştir.


         Bu güzel İstiklâl Marşımızı Merhum Mehmet Akif Ersoy “Safahat” isimli eserine koymayıp, “O benim değil, ancak milletimindir” diyerek çok ihtiyacı olduğu bir dönemde, paltosunun olmadığı bilinen bir gerçekken, önemli bir maddi değer olan 500 (beş yüz) liralık ödülü almamıştır. Gerçek anlamda Milletini ve Milletinin değerlerini seven bir büyük şahsiyet olarak tarihe geçmiştir.
          Çanakkale Zaferinin 98.Yıl dönümünü kısmet olursa önümüzdeki Pazartesi günü idrâk edeceğiz. Bu vesile ile tüm Şehitlerimizi, Rahmet, Minnet ve Şükranla Yâd ediyorum. Çanakkale Ruhuna sahip olmamızı Yüce Mevlâ, her birimize nasip eylesin. Çanakkale geçilmez dedirten ruh, inançlı, vatansever, ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum anlayışına sahip vatan evlatlarının büyük mücadelesinin adıdır. İslam’a göre şehitlik ve gazilik rütbelerinin en üstünü, gerçek anlamda kurtuluşun sebebidir.
           Âyet-i Kerimede: “Allah (c.c.) yolunda öldürülenlere sakın “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız” (Bakara süresi  âyet:154) buyrulmuştur.


           Bedir Savaşında İslam ve Kutsal değerler için korkmadan Müşriklerle seve seve mücadele eden Yıldızlar topluluğu Sahabelere; Çanakkale de mücadele edenler(İstiklal Marşımızın Şairi Mehmet Akif Ersoy tarafından ) benzetilmiştir. Teşbihte hata olmaz. Zayıf olan, güçlü olana benzetilerek anlamlandırılır. Çanakkale Savaşında olanlar da aynı Ruh ve anlayışla, Bedir Savaşında mücadele eden Mümtaz şahsiyetlere benzetilmek suretiyle önemli bir anlam kazanmaları sağlanmıştır. Çanakkale Ruhunu anlatırken M.A. Ersoy şiirinde, Bedrin Aslanları ancak bu kadar şanlı idi derken bu anlamda yaklaşım göstermiştir. Çanakkale de Savaşanlar, Bedir de Savaşanlara eşdeğer olamasalar da aynı İnanç ve ideallere sahip olmaları bakımından benzetilmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları