Dinlerarası Diyalog Olabilir mi? (1)

Son zamanlarda dinler arası diyalog konusunda çok açık ve net tartışmalar yapılmaktadır.Özellikle İslâm,Hıristiyanlık ve Yahudilik dinlerinin temsilcileri bir araya gelerek,sözde dinler arası diyalog kurup,aralarında ortak noktaları belirleyip,anlaşmazlık olabilecek konuları gündem dışı tutarak anlaşmaya çalışılmaktadır.Bu çalışmalar sonucunda bahsettiğim üç dinin emir ve yasakları arasındaki  farkların güya asgariye indirilmesinin amaçlandığı açıklamalardan anlaşılmaktadır.
İslâm dininin hiçbir kuralı kesinlikle değiştirilemez ve görmezden gelinemez. Biz Müslümanlar; Allah (c.c.) tarafından gönderilen Peygamberlerin tamamına İman ediyoruz.Allah (c.c.) tarafından gönderilen İlâhi kitapların da tamamına İman ediyoruz.Allah(c.c.) gönderdiği kitaplara,Peygamberlere iman etmediğimiz sürece Müslüman olamayacağımızı çok iyi biliyoruz.Ancak şuan eldeki tahrif edilmiş,İncil,Tevrat v.b. İlâhi kitapların Allah (c.c.) tarafından gönderilen orijinal nüshalar olduğunu söyleyemeyiz.Kuranı Kerimle uyumlu olan bölümlerin vahiy mahsulü olduğunu,uymayan bölümlerinin de tahrif edildiğini çok iyi biliyoruz.
İlâhi dinlerdeki ortak özelliklerin bir çoğu, emir ve yasaklar şeklinde İslâm dininde bildirilmiştir.Rabbimizin önceden gönderdiği İlâhi kitaplar hem tahrif edilmiş hem de Kur’an-ı Kerim’in gönderilmesi ile birlikte  hükümleri ortadan kaldırılmıştır.Kısacası Kur’an-ı Kerim; tüm insanlık için son ilâhi kitap olarak gönderilmiştir.Kıyamete kadar da geçerli olacak Kitap,sadece Kur’an-ı Kerimdir.
 Kesinlikle dinler arası diyalog olamaz.Ancak din adamları,farklı din mensupları arasında diyalog olabilir.Kuran-ı Kerim’in özünü Tevhid inancı oluşturmaktadır.Lâ ilahe illallah,Muhammedürresûlullah (Allah(c.c.)’tan başka ilâh yoktur.Muhammed(s.a.s.) Allah’ın Resûlüdür.) Halbuki Hıristiyanlıkta Teslis inancı vardır.Yahudilerde Üzeyr (a.s.)’a haşa Allah’ın oğlu demişlerdir.Bu inanışla nasıl diyalog olabilir? Elbette olamaz.
Hiristiyanlık ve Yahudilik dinleri, Peygamberlerine indirildiği orijinal halinin olduğu dönemlerde inananlar tabiki Allah’ın rızasına kavuşacaklardır.Onlar da  Müslüman’dırlar.İslâm geldikten sonra, önceki ilâhi dinlere inananların kurtuluşa erebilmeleri mümkün değildir.Bu hususta birkaç âyet mealini vererek konuyu açıklayıp siz değerli okurlarımı bilgilendirip,aydınlatmak istiyorum:
Ali İmran Sûresinin 19. âyet-i kerimesinde “Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur.” buyurulmuştur. 
Din kelimesi, itaat ve ceza, millet ve şerîat manalarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de din kelimesi değişik manalarda kullanılmıştır. Bahsettiğim âyette ise, kullar tarafından uyulması istenen ilâhî kanunun kastedildiği anlaşılmaktadır. İslâm kelimesine de şu manalar verilmektedir: İtaat etmek ve bağlanmak, selâmete kavuşmak, ibadette ihlâslı davranmak. Bu âyette İslâm’dan, tek Allah inancına dayanan ve Hz. Muhammed (s.a.)in risaleti ile kemal noktasına ulaştırılmış bulunan ilâhî düsturların bütünü kastedilmektedir.Allah (c.c.) katında hak dinin İslâm olduğu çok net olarak açıklanmaktadır.
Ali İmran Sûresi 85.âyet-i kerimesinde: “Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” buyurulmuştur.  Devam edecek


Yazarın Diğer Yazıları