Hayat Ve Ölüm’ün Yaratılmasının Gayesi Nedir?

İnsanın yaratılıp dünyaya gönderilmesinin ana gayesi kulluk yapması içindir. Bu dünyaya imtihan için gönderilmiş bulunmaktayız. İmtihanda olduğumuzu her zaman hatırlamalı, İbadet ve taatımızı yaparak kulluk görevimizin farkında olmalıyız. Âyet-i Kerimelerde: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Sûresi âyet:56) “O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.” buyrulmuştur.
    Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktası ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır.
    Hz. Peygamber (s.a.s) “Akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan, aciz kimse ise, nefsinin arzularına tâbî olan kimsedir.” (Tirmîzi, Kıyâmet 26; İbn Mâce, Zühd 31.) buyurmuşlardır. Müslümanın her zaman muhasebe şuurunda hareket ederek hayatını yaşaması, ölümden sonrasına yatırım yapması gerektiğini Efendimiz(a.s.)  açıkça ifade buyurmuşlardır.
     Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in  hadis-i şeriflerinde: “İnsanoğluna beş şeyden hesap sorulmadıkça kıyamet günü hiçbir tarafa hareket etmeyecektir; Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından öğrendiği bilgilerle yaşayıp yaşamadığından.” (Tirmîzi, Kıyâmet 1.) buyurmuşlardır.


     Her birimiz, her an Nefs Muhasebemizi yapmalıyız. Ölmeden önce ölebilmeli, hayatın bir İmtihan olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bizler unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, korunmamız için dua etmeliyiz. Nefis Muhasebesini her zaman yapmalı, nefsâni istek ve arzulara boyun eğmemeliyiz. Hz. Ömer (r.a.)'in her akşam: “Bugün Allâh (c.c.) Rızası için ne yaptın?” diyerek kendisini hesaba çektiği gibi biz de kendimizi hesaba çekmeli, günahlarımızdan dolayı çok tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Allah (c.c.)'ın ve Resulü Efendimiz (a.s.)’ın emirlerini yerine getirmeli, yasaklamış oldukları haramlardan da kaçınmalıyız.
    İnsanın yaratılış gayesi kulluktur. Her an, İmtihanda Olduğumuzun Şuuru’unda olarak hayatımızı ahlâklı, dürüst olarak, İslâm’a uygun yaşamalıyız. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, fakirlik, hastalık; bunların hepsi birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlardan birisine yakalanmaktan kurtulamaz. Eninde  sonunda, erken veya geç herkes ölecektir. İnanan akıllı kişi, başına gelen olumsuzluklara sabrederek, sahip olduğu imkânlara, nimetlere de şükrederek bu dünya hayatını en güzel şekilde değerlendirmelidir.
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”  (Haşr Sûresi âyet:18)
 Âyet-i Kerimedeki; her kes, yarın’a ne hazırladığına baksın ifadesindeki “Yarın” ifadesi ile kıyamet günü kasdedilmiştir.
    Bu dünya ya gönderilişimizin bir gayesi vardır. İmtihan için gönderildik. Hayatımızın her döneminde, İmanlı olarak yaşayıp, haramlardan kaçınarak helaller dairesinde, emredilenleri yaparak, ahlaklı, dürüst kişilik sahibi insanlar olmamız, Rabbimizin bizler için emrettiği hususlardır.
    Kısacası İmtihanda olduğumuzun Şuur’unda olarak; ölmeden önce ölebilmeli, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek yanlışlardan uzak durmalıyız. Kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, kısacası bütün insanlık için faydalı olmak için çalışıp, İslâm’a uygun bir hayat yaşayıp, bu dünya İmtihanını kazanmamız dilek ve duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları