MİRAS KONUSU VE YAŞANANLAR (2)

Hukuk sistemleri, vârislerin alacağı paylarda olduğu gibi, yakınlık ve uzaklık derecelerine göre akrabanın vâris olup olmayanını tayin konusunda da farklı telakki ve uygulamaları benimsemişlerdir. Mesela İslâm dışı bazı sistemlerde ölenin çocukları varsa ana-babası vâris olamamaktadır. İslâm miras hukuku payları dağıtırken âdil denge esasına riayet ettiği gibi, vârisleri tayin ederken de yakınlık derecesi ile beraber faydayı göz önüne almış, dünya ve ahiret hayatında ölüye faydası dokunan ve dokunacak olan akrabayı mirastan mahrum etmemiştir.
“ Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.”(Nisa Sûresi âyet:11)
İslâm'ın miras hukukunda, paylar ile mükellefiyetler arasında dengeleme yolu tutulmuş, daha çok harcama yapmak mecburiyetinde olanlara çok, daha az harcama durumunda olanlara az hisse verilmiştir. İslâm aile hukukuna göre evlenirken mehir verecek, düğün masrafı yapacak olan erkektir. Evlendikten sonra da gerek muhtaç olan yakın akrabasına ve gerekse eş ve çocuklarına bakacak, onlara yiyecek, giyecek, mesken gibi asgari ihtiyaçları temin edecek yine erkektir. İşte bu sebepledir ki, genellikle mirasta erkeklerin payı, kadınlarınkinin iki misli olmuştur.Tarla,arsa v.b. gibi miras taksiminde kadınlarda erkekler gibi eşit alırlar.Bu Allah (c.c.) koyduğu askari verilmesi zorunlu olan sınırdır.Mirasçılar isterlerse;kadın mirasçılardan olan kız kardeşlerine,annelerine v.b. kişilere almaları gerektiğinden  daha fazla hissede verebilirler.Kendi rızaları ile fazla verenlere,Allah(c.c.)'ın emrine aykırı davrandın denemez. Mirastan hak ettiklerinden fazla vermeleri yasaklanmamış, aksine böyle bir durumda,fazladan verebilmek de de büyük sevap vardır.Cahiliye döneminde Kadınlar'a mirastan pay verilmediği gibi,hiç değeri olmayan alınıp satılabilen bir konumdayken mirastan pay alacak konuma getirilmesi çok önemlidir.
 “ Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.”(Nisa Sûresi âyet:127)
 “Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.”( Nisa Sûresi âyet:13-14) buyrulmuştur.
Miras paylaşımı konusunda dünyanın geçici istek ve arzularına kapılarak gerçek hayatı kaybetmeyelim.Ahiret yurdunda; Cennette olmak ve Allah (c.c.)'ın Rızasına kavuşmak istiyorsak,İmtihan edildiğimiz bu dünya hayatını İslâm'ın emirlerine uygun yaşayıp,yasakladılarından kaçınalım.Miras paylaşımını da Allah(c.c.)'ın emrilerine göre çözüme kavuşturalım.
Rabbim, herbirimize adaletle işlerimizi yapmayı,hak'tan,hukuktan yana olmayı,ailemiz,akrabalarımız ve insanlar ile iyi geçinip dünya imtihanını kazanıp,ahirette gerçek kurtuluşa ermeyi nasip etsin.Sıhhat ve âfiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları