ÖLÜM ÖLMEYEN GERÇEK İSLAM’A UYGUN YAŞAMAK GEREK

 

Bu dünyaya İmtihan edilmek için gönderildik. Bu hakikati hiçbir zaman unutmadan dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz ki ebedi hayatta kurtuluşa erebilelim. Ölüm ölmeyen hakikat olduğuna göre her canlının da ölümü tadacağını çok iyi bilip tefekkür ederek İslam'a uygun yaşamamız gerekir. Önemli olan her zaman nefs muhasebemizi yapmalı, kulluk görevimizi daha iyi yapmak için gayret sarf etmeliyiz. Geçen her günümüzü ve yılımızı hakkıyla değerlendirebildik mi? sorusuna cevap aramalıyız. Boşuna geçen günler ve yıllarımız için üzülmeli, Nasuh bir tövbe ile hayatımızı hakkıyla değerlendirmeye gayret etmeliyiz.

 

Ölmeden önce ölmeli ve hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeliyiz. Kendimizi hesaba çektiğimizde, yaşayışımızı Allah (c.c.) ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin istediği ölçülere uygun buluyorsak, iyi yoldayız devam etmeliyiz. Yaşayışımız Kur'an ve Sünnet ölçülerine uymuyorsa; o zaman kendimizi, hüsrana uğramaktan, cehennem ateşinden korumak için hesaba çekerek İslam'a uygun hale getirmeliyiz.. Çünkü imtihan hala devam ediyor. Bu güne kadar noksanlıklarımız, hatalarımız olabilir. Ama önemli olan onların farkına varıp, kesin bir pişmanlık ve tövbe ile yanlıştan dönülmeli, hayatımıza iyilik hâkim olmalıdır. Sözümüz ve davranışlarımız arasında uyum olmalı, tezattan kaçınmalıyız. Eğer gerçekten söylediklerimizi davranışlarımızla bütünleştire biliyorsak o zaman en güzel ve güzide bir konuma sahip oluruz. Aksi halde kaybedenlerden oluruz. Müslüman; İslam'a uygun bir hayat yaşayıp güzel ahlakı ile iyi örnek olmak zorundadır.

 

Âyet-i Kerimelerde: "O Allah ki, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk Sûresi âyet:2) "Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra ancak bize döndürüleceksiniz" (Ankebût Sûresi âyet:57) De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer Sûresi âyet:53) buyurulmuştur.

 

Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktası ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır.

Ne garip tecelli ve ne acı hakikattir ki, sınırlı olan dünya hayatı için hesaplar yapan bizler, anlaşılmaz bir gafletle nefs muhasebesini terk etmekteyiz. Üzerimize düşen görevlerin mesuliyetini idrak ederek, Müslümanca yaşamaya gayret etmeliyiz. Nefs muhasebesini asla ihmal etmemeliyiz. Ebedi hayatta, gerçek bir kurtuluş istiyorsak, içimizdeki en büyük düşman olan nefs-i emmaremizin istek ve arzularından uzak durup, nefsimizi en az mutmainne derecesine yükseltmeli, sonrasında nefsi razıye, nefsi marziyye ve nihayetinde nefs-i kâmile derecesine yükselterek Rabbimiz 'in Rızasını kazanmayı amaç edinmeliyiz.

 

Ölüm yok olmak değildir. Ölüm, mekan değişikliği sonucu gerçek ve ebedi hayata yapılan yolculuğun başlangıcıdır. Ölüm ve sonrasına İman eden Mü'minler hayatlarını güzel ahlâk sahibi olarak yaşarlar ve ölümden asla korkmazlar. Allah (c.c.) ve Resûlü Hz. Muhammed (s.a.s) Efendimizin emirlerini yapıp yasakladıklarından da kaçınırlar. Bu sayede sevaplara nail olup Allah (c.c.)'ın rızasını kazanırlar ve nimetlere gark olurlar.


Hz. Ömer (r. a.)'ın "Bugün Allah (c.c.) rızası için ne yaptın?” sorusunu her gün kendimize sormalı, hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmeli, ölmeden önce ölmüş gibi kendimizi test ederek dünya imtihanımızı kazanıp gerçek anlamda kurtuluşa ermek için çalışmalıyız.

 

Her zaman ölmeden önce ölmüş gibi düşünüp nefsimizle gerçek anlamda hesaplaşmalıyız. Müslüman'a yakışmayan davranışlardan kaçınıp, İslam 'a uygun bir hayatı yaşayanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.

 

omerlutfiersoz@gmail.com

 


Yazarın Diğer Yazıları