Şeb-i Arus (Düğün Gecesi) Gerçek Bir Vuslattır

Malumunuz  17 Aralık’ta Hz.Mevlana Celaleddini Rûmi’nin Vefatının 739.Yılı etkinlikleri en güzel bir şekilde icra edilerek gönüller,manevi haz,coşku ve mutluluklarla doldu. Şeb-i Arûs’un manası, düğün gecesi demektir. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi, Yüce Mevla’ya duyduğu aşktan dolayı  kendi ölümünü,  sevgiliye kavuşma, yani düğün gecesi olarak değerlendirmiştir.Bu yüzden de Hz.Pir’in Ölüm gecesi günü, bu ruha uygun olarak düğün gecesi mutluluğunda, Manevi Güzelliklerle dop dolu olarak değerlendirildi.
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin gel çağrısına bir çok ülkeden binlerce insan gelmektedir.Bu törenler,hem O’nun çağrısına kulak verilmesine,hemde Konyamızı ziyaret edip güzellikleri,kendi ülkelerinde anlatmalarına vesile olmaktadır.
Mevlananın Gel çağrısı çok zaman yanlış değerlendirilmektedir.Halbu ki Mevlana tevbe ederek,değişip İslam’ı benimseyerek gel demektedir.Yoksa eskiden yaptığın yanlışları yapmaya devam et demiyor.Onları terk et.Yaptığın yanlışlar ne kadar çok olursa olsun,Müslüman olunca günahlardan aklanma imkanı vardır demiştir.
 Hamdım,Piştim ve Yandım diye hayatını kısaca mükemmel özetleyen Mevlananın bir çok sözü de amaç dışı olarak kullanılmaktadır.”Bu gün yeni şeyler söylemek lazım”Mısrasında beklirtilen ifade İslam dan uzaklaşmayı kesinlikle kaydetmemektedir.Bir bütün olarak değerlendirmelerine baktığımız zaman,her bir beytinin,ayet ve hadisleri açıklayan veciz sözler olduğu görülmektedir.Bir taraftan ben Kuran’ın köleyim.Hz.Muhammed (s.a.s.)’in ayağının tozuyum.Kim benden bu özelliklerimden başka sözleri bana atfederse,ben o sözlerden  de onu söyleyenlerden de şikayetçiyim diyerek, duruşunu,konumunu çok net olarak ifade etmiştir.”Bu gün yeni şeyler söylemek lazımdır’ı ,bugün dünden daha çok çalışmalı,dün yaptığımız iyi şeylerle yetinmeyip  daha çok çalışıp,daha çok ibadet yapmalıyız şeklinde anlamalıyız.Hadis-i Şerif te:”İki günü eşit olan aldanmıştır.” buyruğu doğrultusunda anlamalıyız.
Mevlânâ, ölümü kişinin aslına dönüşü  olarak tanımlamış, İnsanın kaynağının  ilâhi bir cevher olması hasebiyle "Allah'a dönüş" olarak telâkki eder. Bir başka ifadeyle ölüm, "Cismin ortadan kalkması değil, Allah'a doğru uçmasıdır."
Mevlânâ, "Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan" der. Kendinin ölüm ve vuslat anlayışını, Kur'an-ı Kerim'in bir âyetinin ışığı altında tetkik edip anlamak mümkündür: "Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra ancak bize döndürüleceksiniz" (el-Ankebût, 29/57).
Ölüm gecesini düğün gecesi olarak değerlendirmesini derinlemesine düşündüğümüz zaman ne kadar anlamlı olduğunu anlarız.Kişi çok sevdiği baba,anne,eş,çocuklarından,mevki,makam,para,şan şöhret ne varsa her birinden Allah’ı en çok sevmelidir.İşte Mevlana,kişi dünyada iken zifaf gecesinde eşine kavuşmakla nasıl mutlu olursa;gerçek sevgiliye de ölümle kavuşmaktadır.Onun içindir ki, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin Ölüm gecesi düğün gecesi gibidir.
Nitekim bir gazelinde;
Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma...
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşle aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
Zîrâ senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır.
  Vuslat;özün özüne gerçek anlamda kavuşması,gurbette oluşumuzu fark edip,ayrılık ateşini söndüren, vatan-ı aslimize kavuşmak demektir.Onun içindir ki ölüm gecesi olan Şeb-i Arûs, güzel düşüncelerle düğün gecesine, gerçek sevgiliye kavuşmaya , Vuslat’a dönüşmektedir. Bu anlamda düşündüğümüzde yaşamak diyet,ölmek ve gerçek sevgiliye kavuşup ebedi kurtuluşa ermek ise hürriyettir.
 Mevlânâ, ölümü kişinin aslına dönüşü  olarak tanımlamış, İnsanın kaynağının  ilâhi bir cevher olması hasebiyle "Allah'a dönüş" olarak telâkki eder.
Bir başka ifadeyle ölüm, "Cismin ortadan kalkması değil, Allah'a doğru uçmasıdır."
 Hz.Mevlâna Celalaeddin’in anlattıkları güzellikler yaşanmadan anlaşılacak gibi değildir.Çağrısıda; Kuran-ı Kerîm’e ve Sünnet’i seniyyeyedir.İslâm’ı anlayıp gerçek manada yaşayanlar, Mesnevi deki sırlara da muttali olurlar. Allah (c.c.) cümlemize özümüze yolculuk yaparak,rızasına uygun işler yapmamızı nasip eylesin.Sıhhat ve âfiyetler dilerim.


Yazarın Diğer Yazıları