Başkanlık Sistemi Üzerine

Yapılan anketler gösteriyor ki AK Partinin oylarında erime yok, hatta artışını gösteren anketleri görüyoruz. Muhalefet partilerinin bu zafiyeti, bu yetersiz performansı, bu beceriksizliği, bu uyuşukluğu, bu vizyonsuzluğu, bu tutarsızlığı devam ettiği müddetçe AK Parti daha onlarca sene iktidarını sürdürecek, hedef aldığı 2023’ü, belki de 2053’ü görecektir.
     Öğreniyoruz ki, AK Parti ‘Başkanlık Sistemi’ni seçim beyannamesinin başına koyuyor, seçim beyannamesinde ‘başkanlık sistemi’ni vadediyor. Uzun zamandır biliyoruz ki, AK Parti yeni bir anayasa yapmak ve bu anayasanın temeline de başkanlık sistemini oturtmak istiyor. AK Parti, bu memlekette siyasi ve ekonomik istikrarın sürmesi, koalisyon hükümetlerine tekrar dönülmemesi için başkanlık sistemine geçilmeli diyor.
   Dünyadaki yönetim sistemlerini çok iyi bilmiyoruz ama televizyonlardan izlediğimiz ve Burhan Kuzu’nun konuşmalarından öğrendiğimiz kadarıyla, özellikle ABD’nin başkanlık sistemine benzer bir sistem bizim yapımıza en uygun sistemdir. Bazı araştırmacılara göre ABD, rejimini kurarken Osmanlı’nın yönetim ve hukuk sisteminden faydalanmıştır. Dolayısıyla ABD’nin başkanlık sistemi bizden gitmiştir, tekrar almamızda isabet vardır.
    Pekiyi ‘Başkanlık Sistemi’ neler getirecek?
    1-Bizdeki parti taassubunu, partici yaklaşımı kaldıracak, birlik ve dirliğimize fayda verecek, kendi içimizde barışı sağlayacak, particilik yüzünden bozulan kardeşliğimiz tekrar gelecek. Küçük partiler kaybolacak, zaman içinde toplum iki büyük partide toplanacak.
    2-Parti liderlerinin vekiller üzerinde etkisi ve baskısı olmayacak, milletvekilleri daha özgür ve bağımsız olacak, liderlerine minneti kalmayacak. Dolayısıyla ‘Yasama’  ‘Yürütme’nin gölgesinde kalmayacak, daha bağımsız kanun çıkaracak.
    3-Yürütmenin (hükümetin) üyeleri yani bakanlar TBMM içinden değil dışarıdan atanacak ve yürütme ile yasama birbirinden ayrı olacak, gerçek ‘kuvvetler ayrılığı’ prensibi hayata geçecek. Milletvekilleri bakan olma yarışına girmeyecek, iş takibi yapmayacak, siyasi davranmayacak, sadece seçmenine karşı sorumlu olacak.
   4-Halkın seçtiği Başkan orkestra şefi gibi bütün kurumları bir denge içinde tutacak, erkler arasında üstünlük ve birbirine hükmetme yarışı yaşanmayacak.
   5-Milletvekilleri dar bölge sistemiyle, belediye başkanı seçilir gibi seçilecek, seçmen seçtiği vekilini daha iyi tanıyacak.
  Şüphesiz ABD’nin başkanlık sistemi aynıyla benimsenmeyecek, kendimize uyarlanacak. Bizde yine tek Meclis olacak, üniter sistemden taviz verilmeyecek, ABD’ndeki eyalet sistemi olmayacak ancak adem-i merkezci bir sistem kurulacak. Büyükşehir yasası bunun ilk adımıdır. Yani yerel yönetimlerin yetkisi artacak, belki valiler de seçimle gelecek.
   Şu bir gerçek ki, başkanlık sistemine geçilirse, küçük partilerin önemi ve anlamı, hatta parti liderliklerinin hiçbir değeri kalmayacaktır. Zaten muhalefet parti liderlerinin avazı çıktığı kadar ‘başkanlık sistemi istemiyoruz’ diye bağırmalarının nedeni de, başkanlık sistemiyle birlikte bu parti liderliklerinin, parti liderlik sultasının tarihe karışacak olmasıdır. Muhalefet partilerinin liderleri koltuklarını asla bırakmak istemiyorlar, aslında iktidara da samimi olarak talip değiller, hep muhalefette kalmak ister gibi bir tavır içindeler.
     Muhalefet partilerinin lideri, bugüne kadar hükümet politikalarına hep olumsuz bakmışlar, akılcı ve mantıklı projeleri bile hep ellerinin tersiyle itmişlerdir. Partiler üstü olması gereken yeni anayasa yazımında olsun, terörle mücadelede olsun, çözüm sürecinde olsun, demokratik açılımlarda olsun hiçbir zaman ellerini taşın altına koymamışlar, politik hesapların içine girmişlerdir. Çünkü başkanlık sistemiyle saltanatları olan parti liderliği de elden giderse, particiliğin bir anlamı kalmayacaktır, milletvekilleri üzerinde baskı da kuramayacaklardır. Küçük partiler tıpkı cemaatler ve denekler gibi birer sivil toplum örgütü olarak çalışacaklar, seçimlerde iki büyük partinin kanatları altına girmek zorunda kalacaklardır.
   Evet, elli civarında parti var bugün. Yirmiden fazlası seçimlere katılacaktır. Belki üçü -dördü barajı açıp Meclise girebilecek. Bunların çoğu da tabela partisidir, seçim süreçlerinde sokaklarda gürültü yapmaktan, ekranlarda görünmekten, kırtasiye ve yakıt israfı yapmaktan başka bir işlevleri de yoktur.
    Sonuç olarak genel seçimlerin hemen ertesinde yeni anayasa yazılmalı ve başkanlık sistemine geçilmelidir. Bu memlekette küçük partiler sebebiyle ayrışmayı ve çekişmeleri önlemek, siyasi ve ekonomik istikrarı devam ettirmek, seçimlerde yapılan israfı en aza indirmek ancak başkanlık sistemiyle mümkündür. Yeni anayasanın yazılması ve onaylanması için de AK Parti, daha güçlü olarak gelmeli, anayasayı değiştirebilecek sayıda milletvekiliyle Meclise girmeli, halk bunun bilincinde olarak oyunu kullanmalıdır. Burada iktidar partisi milletvekillerine, teşkilatlarına ve onun belediyelerine çok büyük görevler düşmektedir. Halka daha yakın olmalı, her bir eleştiriyi ve şikayeti dikkate almalı, basın ve yayınla daha çok ilgilenmelidir. Hiçbir seçmeni yok sayma lüksümüz yoktur. Gönül alma, gönül kazanma zamanıdır.


Yazarın Diğer Yazıları