GİZLİ AJANDAMIZ OLMASIN
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
Hayat Pahalılığını Besleyen Sorun Piyasalardaki Fiyat İstikrarsızlığıdır
ŞAPKA İNKILABINDAN NE HABER?
“EĞLENCE İÇİN“ SİVİL ÖLDÜRMEK VE BATI’NIN DNA’SI
Torpil iyi işlere gölge düşürüyor
TEVHİD, ŞİRK, ŞERİAT, TAĞUT NE DEMEKTİR.
Deprem bölgesi Murat Kurum diyor, daha da başka bir şey söylemiyor
HOŞ EYLE
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Lütuf ve İmtihan Vesilesi İrade
Mücadelesizlik ve Umursamazlık Varsa
Konyaspor’da Değişen Yok
DÜNYAYI YÖNETEN KÜRESEL ÇETELER
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Efsanelerin Yemişi
Bu yıl da şükürler olsun en önemli bayramımızı kıvançla, heyecanla kutladık. Canım ülkemin pek çok köşesinde günler öncesinden yapılan hazırlıklarla, özenle yapılmış süslemelerle bayramımız neşe içinde kutlandı.
Ülkemden izlediğim şehir manzaraları bir kez daha gönlümü kabarttı, gurur duydum kendimizle. İyi ki dedim, iyi ki eğlenmeyi biliyoruz…
Öncelikle şu ana kadar içinizden hangi bayram olduğunu tahmin edeniniz oldu mu pek emin değilim. O yüzden hemen söyleyeyim:
31 Ekim Cadılar Bayramı…Yeni milli bayramımız hepimize hayırlı olsun.
Cadılardan daha emin, daha mutlu kutladık bugünü, şevkle kutlayanlarımıza can feda.
Yanlış anlaşılmasın hepimizin eğlenmeye, mutlu olmaya hakkı var tabii ama bunu neden daha yerel daha milli yöntemlerle yapmıyoruz? Tek merakım bu aslında…
İlle kostüm partisi yapmak, komik ya da korkunç kıyafetler giyerek eğlenmekse amaç, e bunun da çözümü var bizde.
Gelin, bu 31 Ekim gecesi yaptığımız eğlenme işini ocak ayına bırakalım. Tam olarak aynı minvalde bir eğlenme gerçekleştirebiliriz, emin olun.
Tarih her yıl değişebiliyor ama bunun da ne önemi var, daha heyecanlı olur, hatta sürpriz gibi gelir bizlere.
Dar bir alanda kutlanan Bocuk Gecesi'ni neden ülkemize armağan etmeyelim ki madem böyle bir açık var, pagan kültüründen alacağımıza canım ülkemin Edirne şehrinden alalım bu kültürü…
Kışın en sert gecesinde kutlanan ortak Balkan kültüründen gelen bu miras, aynı şekilde bugün de çeşitli ritüellerle gerçekleştiriliyor. Bocuk denen varlık ölüden korkacağı için hayalet yahut ölü kılığına giriliyor. Ateş yakma, korkunç sesler çıkarma gibi etkinlikleri de var.
Üstelik ekimin sonunda evimizin her yerini süslediğimiz, sembolik tatlı turuncu "kabak” motifimiz Bocuk Gecesi için de çok önemli bir unsur. Ancak biz daha işlevsel bir halk olduğumuz için kabağın dışını sembolize etmek yerine bu gecede yemeğini yapmayı tercih ediyoruz. Söz konusu varlık kabak pişirilen eve gelmiyor inanıcından dolayı.
Bunları yaparken de amacımız çok halis, bize yakıştığı gibi: Eve bereket getirmek ve kışın en zorlu gecesini ailece geçirerek aidiyet duygusu oluşturmak. Böylece kötülüklere karşı güçlü bir bağ kurulduğuna ve doğayla uyumlu, sağlıklı bir uyanışa geçildiğine inanılıyor. Ayrıca Bocuk Gecesi'nde suya tahta atılıyor ve sabah tahta donmuş halde bulunursa o ev halkının yıl boyunca sağlıklı ve güçlü olacağı da düşünülüyor.
Ne kadar güzel hem eğlence var hem aile bağı kuvvetleniyor hem de yapılan ritüellerle bugünün simgelerle geleceğe umut bağlama ritüeli gerçekleştirilmiş oluyor.
Elimizde öz değerler varken ne zaman bırakacağız acaba başka kültürlere, kişilere, toplumlara uyum sağlama çabamızı. Dışsal unsurlara özenip parlatmak yerine özümüze yatırım yapıp kendi kültürümüze hayranlık uyandırma isteğini ne zaman duyarız acaba ?..
İlk Kelimemiz Son Sözümüzdür Türkçe
Dil Giderse Hafıza Susar…
Değişen Gerçeklik Algoritması
Kendi nefsinde ara..!
Asla asla deme yaşam seni o aralığa sıkıştırıverir
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
Yeni Bir Sayfa…
Sessizlik, Kabullenme, Vazgeçiş…
Sancımız GAZZE…
Mutluyduk…