Reklam
DOLAR
42,46
EURO
49,00
STERLİN
55,62
GRAM
5.775,34
ÇEYREK
9.514,93
YARIM ALTIN
18.917,78
CUMHURİYET ALTINI
37.658,27

ŞAPKA İNKILABINDAN NE HABER?

 

Şapka Kanunu kalktı mı, kalkmadı mı tartışmalarına cevap vereyim: Kalkmadı.

671 Sayılı Şapka İktisası Kanunu'na göre şu an bütün milletvekilleri, memurlar ve müstahdemler her an suç işlemekteler, büyük ihtimalle siz de suç işlemektesiniz. Kanun'a göre bu saydığım sınıflar şapka takmak zorundayken halk da şapkadan başka bir şey takamazlar. Bunun manası şudur: Ya baş açık gezilecek yahut şapka takılacak. Şapkadan başka bir şey takılamaz. İşbu halde başörtüsü, takke, bere, kalpak, şal gibi başı kapatan şeylerin de takılması yasaklanmış oluyordu. İşte bu yüzden Sinop Mebusu Recep Zühtü, 1926 senesinde imamların namazları şapka ile kıldırmaları ve sarığı da şapkanın üzerine sarmaları hususunda Meclis'e bir teklif vermiştir. Yine 1926 yılında namazda şapka takılabileceğine dair bir genelge yayımlanır.

25 Kasım 1925 tarihinde Kanun'un çıkmasının ardından şapka alacak gücü olmayan kişiler kış soğuğunda başı açık gezmek zorunda kalır. Zira polis, başında şapkadan başka bir şey olanın derhal elinden o başındakini alırken kişiyi de gözaltına alıyordu. Köylerde bir tane şapka oluyordu ve şehre gitmek zorunda olan; onu alarak gidip işini görüyor, geri getirip bir sonraki kişinin kullanması için bırakıyordu. Aşık Veysel, köylü (!) kıyafetleriyle geldiği için Ankara merkeze alınmamış, elindeki sazı kırılıp bir de dayak yemiştir. Turistlerin dahi ülkeye şapka dışında bir şeyle gelmesi yasaklanmıştır. Hal böyle olunca herkes ilk bulduğu şapkayı kadın şapkası, erkek şapkası, çocuk şapkası demeden başına geçirir. Etraf kocaman, tüylü kadın şapkalarıyla dolaşan erkeklerle dolar. M. Kemal Paşa, Nutuk'ta Şapka Kanunu'nun özellikle Takrir-i Sükûn Kanunu yürürlükteyken çıkarıldığını ifade eder. İstiklal Mahkemelerinin koyun asar gibi adam astıkları devirde insanların korkudan böyle davranmasını yadırgamamak lazım. Bu şapka açlığının çekildiği dönemde elbette birileri parsayı toplar. Vitali Vakko, hatıralarında şapka ürettiği bu dönemde çok büyük para kazandığını ifade ederek "Vakko, tüm varlığını Kemalist devrimlere ve Türkiye'nin Batılılaşma çabalarına borçludur.” demekten kendini alamaz.

İlk çıkan Kanun'da şapka takmayanlara bir ceza görülmediği için hakimler, karşısına getirilen sanıklara ceza veremediğinden yeni bir kanun çıkarılarak şapka takmayanlar üç aya kadar hafif hapis veya on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırma kararı alınır. Ancak bu hafif (!) cezalar neredeyse uygulanmaz. İktidar şöyle düşünmektedir: Şapka takmıyor veya şapkaya karşı ise devrimlere karşıdır, devrimlere karşı olan devlete karşıdır, devlete karşı olan vatan hainidir ve asılabilir. İstiklal Mahkemesi Sivas'ta şapka ve hükümet aleyhine konuştuğu gerekçesiyle bir imama idam cezası verir ve cezayı hemen o gün infaz ettirir. Şapka giymek istemeyenlere 10-15 yıl arasında hapis cezaları verir. Mahkeme, şehrin belediye başkanını 7 yıl hapse, yardımcılarını da sürgüne mahkûm eder. Tokat'ta Erbaa belediye başkanına Şapka Kanunu'na muhalefetten üç yıl hapis verilir. Mahkeme heyeti, Erzurum'daki şapka aleyhine olan sanıkları yargılamak üzere Ankara'ya göndererek Rize'ye geçer. Rize'de şapka kanununa muhalefetten dolayı sekiz kişiye idam ve elli beş kişiye de değişik hapis cezaları verdikten sonra bu sefer Giresun'a gider. Burada da iki kişiyi idama ve sekiz kişiyi çeşitli hapis cezalarına mahkûm ederek İstanbul'a geçer. İstanbul'da bulunan yirmi altı sanığı yargılanmak üzere Ankara'ya gönderir. Maraş'tan getirilen şapka aleyhtarı sanıkların duruşmasını ele alır. Şapkayı bahane ederek halkı kışkırttıkları gerekçesiyle beş kişi idama mahkûm edilir, on sekiz kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılır. Ayşe ismindeki bir öğretmen dönemin başbakanı İsmet İnönü'ye yazdığı bir mektupta gayet güzel bir üslup ile şapka takma zorunluluğunun kaldırılmasını talep eder. Sonuç: Ayşe öğretmen akıl hastanesine kapatılır. Bu liste daha uzar gider. Bu hususta bakın Atatürk ne diyor: "Kan ile yapılan inkılaplar daha muhkem (sağlam) olur, kansız inkılap ebedileştirilemez.”

Şapka inkılabı, kimilerinin "gardırop Batıcılığı” dediği şekli bir Batılılaşma örneğidir ve ülkenin ilerlemesine hiçbir surette katkısı yoktur. O halde içinde bulunduğumuz zaman diliminde hiç kimsenin uymadığı bu Kanun'a artık ihtiyaç yoktur ve kaldırılmalıdır. Nasıl ki şu an Atatürk'ün devletçilik umdesinden vazgeçilmiş durumda ve bu, devletin yıkılması anlamına gelmiyorsa Şapka Kanunu'nun kaldırılması da devletin yıkılacağı yahut Atatürkçülüğe aykırı olacağı anlamına gelmez. Nasıl ki Atatürk dönemindeki kanunlarla ve anayasa ile yönetilmiyorsak, yenilerini zamana göre yapıyor ve uyguluyorsak yüz yıl öncesinde kalan, eskimiş bu kanunun da artık tarihin tozlu sayfaları arasına kaldırılması gerektiği kanaatindeyim. Şapka Kanunu'n artık tarihçilerin konusu olmaktan başka bir vazifesi kalmamıştır. Bu Kanunu'nun kaldırılması için daha öncesinde Altan Tan bir teklif vermiş ancak hayata geçmemişti. Şimdi bu Kanun'un kaldırılması için teklif verecek cesur bir milletvekili beklemekteyiz. Biliyorum çok ses çıkacak lakin paslı çiviler yerlerinden sökülürken çok ses çıkarırlar. Buna aldırış etmemelidir. Türkiye, geçmişiyle hesaplaşıp ayağındaki bir prangadan daha kurtulmalıdır. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları