DOLAR
42,46
EURO
49,49
STERLİN
56,84
GRAM
5.843,76
ÇEYREK
9.610,47
YARIM ALTIN
19.125,46
CUMHURİYET ALTINI
38.129,95

CADILAR BAYRAMI’NIZ KUTLU OLSUN MU?

Benim gibi yılbaşı kutlamaya dahi karşı olan birisi için gençlerimizin Cadılar Bayramı'nı kutlamasının ne derece rahatsızlık sebebi olduğunu bir tahayyül edin lütfen. Geçtiğimiz günlerde bir gencimizin Cadılar Bayramı'nın eğlenceli olduğu söylemesinden ve onu kutlamak istemesinden ötürü tüylerim diken diken oldu. "Kim bir kavme benzerse o ondandır.” hadisinin sahibi olan, müşrikler tırnaklarını sırayla kesiyor diyip onlara benzememek adına karışık kesen; onlar saçını uzatınca kısaltan, onlar kısaltınca uzatan bir Peygamber'in ümmeti olan bir gençten sadır olan sözler üzücü, yürek burkucu. Beni ikna etmek için söylediği sözler ise düşündürücü: "Bizim bayramlarımız onlarınki kadar eğlenceli değil.” Bu gencimizle uzun uzun konuştum ve ikna ettim ancak günün sonunda kendi bayramlarının sönük geçmesinden dolayı Batılıların eğlenceli (!) bayramlarına özenmesini çok da yadırgamamak gerek. Zira yaş itibariyle bizim sahip olduğumuz şuura ve olgunluğa sahip olamayabilir. Anlattığım durum bir gencimizin hayali. Ancak siz de gördünüz ki Türkiye'nin pek çok yerinde Cadılar Bayramı kutlandı. Çocuklarımız yavaş yavaş mankurtlaşıyor. Bugünün gençleri ve çocukları Cadılar Bayramı kutlarsa bu evlatlarımızın çocukları Şükran Gününü, Noel'i kutlamaya başlar. Onların çocukları ise bunlar sıradanlaştığı için işi her nesilde bir adım daha ileri götürür. Bunun nihai noktası Hristiyanlaşma ve yok olmadır. Milletler, bireyleri öldürülerek değil kültürleri öldürülerek yok edilirler. Tarih bunun sayısız numunesi ile doludur. Kültürü ve medeniyeti yok olan bir millet yok olmaya mahkumdur. O halde kızmadan, kırmadan, küsmeden soruna çözüm aramalıyız.

Ne yapmalıyız? Burada en büyük sorumluluk aileye, belediyelere ve devlete düşmekte. Aileler üç ayların başında ramazan geliyor, diyerek sevinçlerini birbirlerine gösterseler, ramazanın ilk günü evleri süsleseler, ilk orucu açarken birbirlerini tebrik etseler, kucaklaşsalar ramazan bir şenliğe dönmez mi? Bayramlarımızda yine evler süslense, belediyeler eğlenceli programlar düzenlese, ailelerimiz bu programları çocuklarımızla doldursa, çocuklarımız o gün gönüllerince, doyana ve hatta bıkana kadar eğlense inanın emperyalistlerin bayramlarına özenme ihtiyacı duymayacaklardır. Osmanlı döneminde malumunuz olduğu üzere ramazanda her akşam direkler arası eğlenceler olurdu. Ramazanda 30 gün boyunca her akşam geç saatlere kadar eğlenceler; gölge oyunu, kukla, orta oyunu gösterileri düzenlense; konserler verilse gençlerimiz "Ramazan geldi de ne iyi oldu. İyi ki gelmiş.” demez mi? Gelin görün ki bizde sadece yaşlıca bir hoca efendinin konuşmaları yayımlanıyor televizyonlarda. Buna saygım var lakin sizi haberdar edeyim ki gençler yaşlıca bir hoca efendiyi dinlemeye tahammül göstermiyorlar. Sohbet kısa tutulmalı ve eğlenceli programlar yayımlanmalı veya düzenlenmeli. Devletimiz bu günlerimizdeki kutlamaları müfredata koymalı. Sosyal medya dediğimiz tek tip insan yetiştirme veya insan gevme platformları sebebiyle dünyanın pek çok yerindeki farklı inanç ve yaşamdaki gençler aynı şeyleri izliyor, aynı şeylere gülüyor, aynı şeylere üzülüyor, aynı şeyleri amaçlıyor... Hal böyle olunca evlatlarımızı biz değil Silikon Vadisi'ndeki Gizli Dünya Devleti kurucuları yetiştirmiş oluyor. Çocuklarımız onların bak dediği yerden, bak dediği şeye bakıyor. Günümüzün at gözlükleri elimizde ve parmaklarımızın ucunda.

Ramazan yaklaşıyor. Gelin ramazanın habercisi olan üç ayların başlangıcında, ramazan başladığında her akşam, daha sonrasında da Ramazan ve Kurban Bayramlarımızda şenlikler, fener alayları, eğlenceler düzenleyelim. Gençlerimiz kültürümüzü yaşasın, ondan haberdar olsun, evden dışarı çıkmaya fırsatları olsun ve bütün bunların sonunda "Oh be! İyi ki Müslüman bir Türk evladıyım!” desin. Bu sözü onlara söylettiremezsek Batılılar kendi sözlerini söylettirecekler, haberiniz ola. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları